18 Mayıs 2012 Cuma

Köpeklerin Beden Dili

Köpeğinizin ne söylediğini anlayabiliyor musunuz?

Köpekler aslında dışavurumcu hayvanlardır. Duruşları, pozisyonları hissetiklerini ve yapmak istediklerini bize anlatır. Köpeğinizin hissettiklerini anlamak onunla olan ilişkinin kuvvetlenmesini sağlar. Bir ilişkinin temelinde birbirini anlamak vardır. Siz köpeğinizin ne dediğini anlamıyorsanız ya da köpeğiniz sizin ne dediğinizi anlamıyorsa aranızdaki ilişki temelinden sarsılır.
" Köpeğimiz ısırıyor, biz ona tasma takamayız, tablet yutturmamız imkansız."
" Taramak mı? aklımızdan bile geçiremeyiz."
Köpek sahibine güvenemiyor; sahibi de köpeğine güvenemiyor. Aralarında hayatı paylaştıkları değil sahibinin köpeğin ihtiyaçlarını giderdiği bir ilişki türü var. İyi niyetle başlayan bir yolculuk kompleks bir yapıya dönmüş. Çoğu zamanda köpeğin bir yerlere atılmasıyla sonuçlanıyor. Eğer köpeğinizin ne konuştuğunu anlamazsanız onunla olan ilişkinizin buraya gelmesi kaçınılmaz olacaktır. Aynı şekilde köpeğiniz de sizin ne istediğinizi anlamalıdır. Ancak bu başka bir yazının konusu o yüzden burada sadece köpeğinizin verdiği mesajları anlamak üzerine yazacağım.
Köpeğinizin yüzüne verdiği şekil bize pek çok bilgi verir. Rahat, tedirgin,korku dolu, endişeli, olup olmadığını köpeğin yüz ifadesinden anlamak mümkündür.
Sakin, mutlu bir köpeğin gözbebekleri normal, dudakları gevşek, kuyruğunu hafifçe sallar, kulakları gergin değildir. Vücudu gergin değildir.
Kendini rahat hisseden köpek.
Sakin durumda ve mutlu bir köpek.
Sakin durumda ve mutlu bir köpek.

Sakin durumda ve mutlu bir köpek.
Bir diğer örnek.






















Sakin bir köpeğin bakışları, gözlerinin büyüklüğü, gözbebeklerinde herhangi bir değişiklik yoktur. Gözlerini kısması, bakışlarını sabitlemesi, göz temasından kaçınması, gözbebeklerinin büyümesi bize gergin olduğunu anlatır. Köpeğinizin vereceği tepki tehtidi nasıl değerlendirdiğine bağlıdır.

Eğer köpeğiniz tehdit olarak algıladığı durumda kendine güveniyorsa vereceği tepki aktiftir.
Köpek alarmda
Köpek alarm durumunda kaslar gergin algıları açıktır.
Soldaki çizimdeki köpeğin algıları açık içinde olduğu durumu değerlendirmektedir. Bahçeye giren bir yabancı, tanımadığı bir hayvan, bilmediği bir ses. Eğer uyarım devam ederse bir sonraki aşamaya geçecektir. Saldırıya geçebilmek ya da kaçmaya hazır olmak için vücut ağırlığı öne verilmiştir.
Tehdit eden köpek hırlaması.


Kavgaya hazır köpek
Yandaki çizimdeki köpek tehdit karşısında kendisine güveni tamdır. Kulakları  mümkün olduğunca dik, göz temasından kaçınmaz, bakışlar sabittir. Dudakları gergin, hafifçe kaldırarak köpek dişlerini açığa çıkarmıştır. Ancak çene kapalıdır. çok yüksek olmayan bir sesle hırlar. Vücut ağırlığını öne vermiştir, Mümkün olduğunca dik durarak yüksekliğini artırmak ister. Boyun ve sırtındaki tüyler dikleşmiştir. Kuyruğunu yukarı kaldırmış ve gergindir. Kuyruğunu sallamaz ya da hızlı hızlı kısa mesafede sallar.  Uyarı amacıyla havlayabilir kısa ve yüksek bir ses tonu ile havlayabilir.Uygun fırsat bulduğunu düşündüğünde ısıracaktır. Şunu bilmekte fayda var. Her şey burada anlattığım gibi yavaş yavaş değil çok kısa sürebilir. Eğer köpeğin verdiği tepkileri takip etmemiş iseniz aniden beni ısırdı şeklinde değerlendirebilirsiniz.
Aşağıdaki videoda gazeteci polisle röportaj yaparken köpekten gelen sinyalleri anlayamıyor. Köpeğin sahibi olan polis de röportaja yoğunlaştığı için durumun farkında değil. Sonuç gazeteci yüzünden ısırılıyor.
 
Eğer burada dikkat ederseniz köpek ısırmadan önce kulaklarını geriye doğru kısıyor. Gazeteci köpeğin özel alanını işgal etmekte. Ancak hem köpeğin sahibi hem de gazeteci durumun farkında değil. Gazeteci bir adım daha atarak köpeğin anladığı anlamda tehditi arttırınca karşılığında köpeğin karşı atağı ile karşılaşıyor. Burada köpeğin sahibi durumu fark etmeli, köpeğine gazetecinin tehdit olmadığını anlatabilmeliydi. Yabancı insanlarla köpeğinizi öncelikle tanıştırmak, onların tehdit olmadığını anlatmak konusuna şimdilik girmeyeceğim.



Bir diğer örnek. Burada ilk başta köpek baştan beri gazeteciyi tehdit olarak algılıyor. Ancak sahibi köpeğe yatıştırıcı mesajını onun sırtından okşayarak verse de köpek tehdit değerlendirmesini sürdürüyor. Dudaklarına dikkat ederseniz geriye doğru çekerek gerginleştiriyor, arada dişlerini gösteriyor. Ancak yayıncı köpeğe iyice yaklaşarak tehditini yükseltmesi ve karşılığında köpeğin yanıtı bir kaç saniye içinde gerçekleşiyor.



Yiyeceğini savunan köpek.Burada saldırganlık belirtileri çok net. Eğer yiyeceğe yaklaşmaya devam edilirse köpeğin saldırısıyla karşılaşılacağından şüphe duymamalı.







Korkulu ve Endişeli köpek
Korku ve endişeli köpek.
Yandaki çizimdeki köpek kendini tehdit altında hissetmektedir. Ancak karşılaştığı tehdide karşı kendine yeterince güvenmemektedir. Kuyruk kısılmış, ağırlığını ön ayaklarına vermiştir. Ağız kapalı, dudaklar gergin, üst dudak dişlerini göstermek için yukarı çekilmiş durumdadır. Sırtındaki tüyler kabarmıştır. Bu tip durumlarda köpekler öncelikle saldırmayı değil kaçmayı tercih ederler. Eğer başka çaresi olmadığını düşünüyorsa saldırabilirler.


Teslimiyet duygusu hisseden köpek.
Teslimiyet duygusu hisseden köpek.
 Yandaki çizimdeki köpek kendisine yönelik tehdit algılaması vardır. Ancak tehditle başa çıkmayacağını düşündüğü için gerilimi düşürmek için göz temasından kaçınır. Vücuduna verdiği şekille kavgaya taraftar olmadığını anlatmaya çalışır. Mümkün olduğunca içinde bulunduğu ortamdan kaçınmak; kaçmak ister.




Aktif olarak teslim olmuş köpek
Aktif olarak teslim olmuş köpek.
Yandaki çizimdeki köpek içinde bulunduğu tehdide karşı en zayıf yeri olan karnını göstererek tamamen teslim olduğu asla çatışma içine girmeyeceğini anlatır. İçinde bulunduğu tehdit algılamasının insafına kaderini bırakmış durumdadır. Genellikle sürü liderinden gelen uyarılara karşı verilen bir yanıttır. Eğer bir köpeğin bu hareketi diğer bir köpeğe yaptığını görürseniz bilin ki diğer köpek oldukça baskın bir köpektir ve kendisine yönelen tehditleri dişleriyle savuşturmaktadır. (eğer öyle bir köpeğin istemediği bir şeyi yapmaya kalkarsanız çekinmeden sizi ısıracaktır.)

oyuna davet
Oyuna davet
Yandaki çizimdeki köpek oyuna, arkadaşlığa sizi davet etmektedir. Birlikte vakit geçirmek eğlenceli olacaktır.













Gergin Köpek
Gergin köpek.
Soldaki çizimdeki köpek tehdit algılaması olmasa bile kendini ve içinde bulunduğu durum, ortamdan dolayı kendini gergin hissetmektedir. Ağrılı durumlar, bazı hastalıklarda da köpeğinizin stres kaynağı olabilir.









Alttaki fotoraftaki köpek içinde bulunduğu durumdan memnun değil, göz temasından kaçınarak karşısındaki insan ya da bir başka köpekle arasında olan gerilimi arttırmak istemiyor.  Eğer gerilim düşmeden devam edilirse bir çatışma durumu ortaya çıkabilir.










4 Mayıs 2012 Cuma

Pire Alerjisi


Teşhis Hakkında:

Kedilerde ve köpeklerde üzerilerinde pire olduğunda gösterdikleri rahatsızlıklar bireyden bireye değişir. Bu kadar farklı tepki göstermelerinin nedenlerinden bir de pire ısırığına karşı alerjilerinin olup olmamasıyla ilgilidir.  Pire ısırığı alerjisi oldukça sık görülen cilt rahatsızlıklarından birisidir.
Pire ısırığı alerjisi, pire tükürüğündeki proteinlere karşı hassasiyettir. Hassas olmayan hayvanları pire ısırdığında ortaya çıkan rahatsızlık hafif derecededir. Pire ısırdıktan kısa bir süre sonra orayı hafifçe kaşırlar. Pire alerjisi olan hayvanlar ise oldukça şiddetli kaşıntıyla sadece ısırık yerini değil tüm vücutlarını kaşırlar. Üzerlerinde pire olduğu sürece de kaşıntı daha kötüye gider. Tüylerin dökülmesi ve açılmalar, deride kızarıklık ve döküntülere kadar varacak kadar işler kötüleşebilir. Bir hafta içinde sadece bir ya da iki pire ısırığı bile alerjik reaksiyonları tetiklemeye yeterli olur. Pire alerjisi her yaşta görülebilirse de en çok bir ile beş yaş arasında görülür. Pire alerjisi köpeğin yaşadığı bölgede pirelerin aktif olduğu mevsimde ortaya çıkar. İstanbul bölgesinde pirelerin en aktif oldukları dönem mart ile kasım ayları arasıdır. Pirelerin aktif olduğu dönem çevre ısısının ortalama 15C dereceyi geçtiği mevsimlerdir. Buna göre yaşadığınız yerdeki pire mevsimini kestirebilirsiniz.
Veteriner Hekimler sıklıkla, genel muayenede deri kondisyonunu değerlendirerek, deri üzerindeki pire ve yumurtalarını görerek ve yapılan tedaviye verilen cevaba göre teşhislerini koyarlar. Pire alerjisi olan hayvanlarda genelde üzerlerinde pire görülmez. Çünkü aşırı kaşınma yalanma ile alerjiyi tetiklemiş olan bir kaç pire de düşer ya da kedi veya köpek onu çiğneyerek öldürmüştür.  Şüpheli durumlarda alerji testi yaparak teşhis koymak da mümkündür.  Doğrudan kandan ya da deri içi enjeksiyon tarzında değişik test yöntemleri bulunmaktadır. Teşhisin en kolay yolu pireye karşı olan ürünleri düzgün aralıklarla kullanıp şikayetlerin azalıp azalmadığını kontrol etmektir. Pire alerjisine benzeyen ancak pirelerle hiçbir alakası olmayan bazı cilt hastalıklarını ayırt etmek için testler yapılması gerekebilir. Çünkü bu hastalıların tedavisi için kullanılacak ilaçlar pire alerjisi tedavisinde kullanılan ilaçlardan farklıdır.

Teşhis ile Yaşamak:

Pire ısırığı alerjisi olan hayvanlar çok şiddetli ve neredeyse hep kaşınırlar. Bunun sonucu olarak ciltte yaralanmalar meydana gelir. Yaralar kabuklu, şişkin iltihaplı olabilir. İltihabın nedeni yaralardan sızan serumun bakteri üremesine çok elverişli olmasından kaynaklanmaktadır. Bu yaraları hayvan dişleyebilir ve çiğneyebilir. Bundan dolayı hayvanın derisinin rengi koyulaşabilir ve kalınlaşabilir.



 

Tedavi:

Tedavi de sıkı takip edilen dış parazitleri öldürücü ve kovucu ilaçlar uygulanır. Tedaviyi takip edebilmek amacıyla derideki yaraların çapları ölçülerek not alınması takibi kolaylaştırır. Günümüzde kullanımı çok kolay ve etkili olan ürünler mevcuttur. Bunları veteriner hekiminizin reçete ettiği (söylediği) gibi kullanmalısınız.Eğer hayvanın yaşadığı çevrede ,evde de pireler çoksa halıları tersten süpürmek pire yumurtası sayısını azaltarak tedaviye yardımcı olur. Veteriner hekiminiz yaraların durumuna göre yangı giderici ilaçlar ve/veya antibiyotik de reçete edebilir.

Neleri yapmalısınız?

Eğer evinizi bahçenizi ilaçlatmanız gerekiyorsa sertifikalı uzman şirketlere yaptırmalısınız. Uzman olmayanlara yaptıracağınız ilaçlatma işlemi zehirlenme vakaları ile sonuçlanabilir ya da istediğiniz sonucu alamayabilirsiniz.

Neleri yapmamalısınız?

Çevre için kullanılan ürünleri asla hayvanlara uygulamayın.
Permetrin içeren ürünleri asla kedilere kullanmayın.
Veteriner Hekiminizi ne zaman aramalısınız?
Bir aydan fazla bir süre boyunca yaralarda hiç bir gelişme olmuyorsa.
Dış parazitlere karşı kullanılan ilaç uygulandıktan sonra hayvanınızda sersemlik, kusma, yüz kısmında şişkinlik gibi belirtiler ortaya çıktı ise veteriner hekiminizi arayın.
Takip etmeniz gereken belirtiler:
Çevrede veya hayvanınızın üzerinde pire, pire yumurtası veya dışkısı olup olmadığını takip etmelisiniz.

20 Nisan 2012 Cuma

Güvercinlerin Temel İhtiyaçları ve Bakımları

Güvercinlerin Temel İhtiyaçları ve Bakımları

    Güvercinlerin yüzyıllardan beri bakılan sevilen yetiştirilen hayvanlar olması aslında hiçte sürpriz değildir. Bakımlarının kolay olması, fazla yiyeceğe ihtiyaç göstermemesi güvercinlerin yaygınlaşmasını sağlamıştır. Günümüzde güvercinler gösteriler ve yarışmalarında oldukça yüksek para ödülleri mevcuttur.
    Kuş yetiştiriciliğinin temel ilkeleri güvercinler için de geçerlidir. Türünün ihtiyaçlarına uygun besleme, uygun barınma koşulları, temiz bir çevre güvercin yetiştirmek için yeterli ve gereklidir. Bunları tek tek ele almak gerekirse:

Barınma:
Güvercinlikte her bir kuş için en az 2,5m3 alan ayrılmış olmalıdır.Bir başka deyişle 3 metreye 3 metre taban alanı olan yüksekliği 2 metre olan bir güvercinlikte en çok 8 güvercin için yeterli alan var demektir. En sık yapılan hatalardan biri olarak güvercinlikte güvercin için yeterli alanı ayırmamak ve sıkışık barındırmaktır. Her güvercin için iki tünek ve her bir çift için iki yuvalık bulunmalıdır. Yuvalıklar yerden yüksekte olmalıdır. Güvercinlik kötü havalarda kuşları koruyacak kadar korunaklı olmalıdır. Güvercinliğin tüm zamanlarda temiz kalması için gerekli tedbirler alınmış olmalıdır. Zeminin kolay temizlenip dezenfekte edilmesi için seramik ya da benzeri zemin malzemesiyle kaplı olması tercih edilir. Temizlik yapıldıktan sonra yerler nemli bırakılmamalıdır. Havalandırma küçük pencere ya da havalandırma ile sağlanmalıdır. Yemlikler ve suluklar yerden en az bir metre kadar yüksekte olmalıdır. Güvercinler her ne kadar kuru bir güvercinliğe ihtiyaçları olsa da yıkanmayı severler. Bundan dolayı haftada bir zemine fazla derin olmayan geniş bir kap içine koyacağınız su ile banyoluk yapabilirsiniz. Güvercinler banyo yapmaktan, yıkanmaktan hoşlanırlar. Banyo için kullandığınız kap suluk olmamalıdır. Banyo yaptırmak güvercinlerdeki dış parazitlerin sayısının azalmasına yardımcı olur. Yine de bulunduğunuz bölgeye göre mevsimlik eğer çok yoğun dış parazitle karşılaşıyorsanız aylık olarak dış parazitler için uygun ilaçlardan kullanmak gerekir.
Güvercinliğin günlük olarak genel temizliği yapılmalıdır.  Haftada bir detaylı temizlik yapmak gerekir. Temizliğin düzenli yapılması protozoal ve bakteriyel hastalıkların ortaya çıkışını azaltarak sürü sağlığının korunmasına yardımcı olur.  
    Güvercinleri etkileyen hastalıklardan korunmanın en iyi yolu doğru bakım şartlarını temin etmektir. Salmonella (sallabaş) ve trikomonas (pamukçuk)  hastalıklarına temiz güvercinliklerde rastlanmaz. Koksidiyoz temizliği doğru yapılan güvercinliklerde nadir rastlanır. Bazen ilaç kullanmak gerekebilir. İnsanlara da bulaşabilen psittacosis hastalığı kalabalık güvercinliklerde görülür. Güvercinlikteki sayının azaltılması ve iyi bakım şartlarıyla sürüden uzak tutulabilir.

Beslenme:
Güvercinlerin beslenme ihtiyaçlarını karşılamak oldukça kolaydır. Güvercinler genelde yüksek lifli tahıllar ve tohumlarla beslenmelidir. Diyetteki protein oranı %14 olmalıdır. Bazı durumlarda %18 proteinli diyetler de kullanmak gerekebilir. Güvercinlere en çok verilen tahıllar darı,mısır, aspirdir.  Güvercinler için hazır ticari yemler de mevcuttur. Güvercinler günde bir defa en çok iki kez beslenmesi yeterlidir. Güvercinlere aynı zamanda kum, midye kabuğu da verilmelidir. Bunlar taşlıkta yiyeceklerin öğütülmesi ve kalsiyum fosfor ihtiyacının karşılanması için gereklidir. Arada sırada güvercinlerinize kıyılmış taze sebze meyve , ekmek kırıntısı, canlı solucan gibi yiyecekler de verebilirsiniz. Güvercinler bu tip yiyeceklere de bayılırlar. Eğer arada böyle değişikler yapıyorsanız fazladan vitamin takviyesi yapmanız gerekmez. Ancak sadece tohum ile besliyorsanız içme sularına vitamin takviyesi yapmanız gerekebilir. Suluklar günlük olarak taze suyla doldurulmalı ve haftada bir dezenfekte edilmelidir. 

13 Nisan 2012 Cuma

Tavşan Bakımı Hakkında Kısa Bilgiler

Tavşan Bakımı Hakkında Kısa Bilgiler

Bazı tavşan ırkları küçük bazı tavşan ırkları büyüktür. Yetişkin hali 2 kg olanlardan 5-8 kg varan büyük ırkları vardır. Bazı tavşan ırklarını http://www.tavsansevgisi.com/forum_posts.asp?TID=123 adresinde görebilirsiniz. İyi bakılan evcil bir tavşan yedi on yıl boyunca yaşayabilir. Bu konudaki rekor on yedi yıldır.
Tavşanınız için evde kendisine ait dinlenebileceği ve kendini güvende hissedebileceği bir kafes bulunmalıdır. Kafesin ebatları tek bir tavşan için 70x120 cm taban alanı ve en az 70 cm yüksekliği olan metal telden imal edilmiş olmalıdır. Kafesin tabanına mutlaka altlık serilmelidir. Uygun bir altlık kullanılmazsa ayaklarında  yaralar (ülser tarzı) ortaya çıkabilir. Pleksiglas veya tek parça mdf gibi sağlam bir tabanlığın üzerine saman veya kağıt kırpıntısı koyabilirsiniz. Eğer tavşanınız çiğneyip parçalamıyorsa havlu da alternatif olarak uygundur.  Altlık kullanmadan doğrudan metal ya da pleksiglas yüzey üzerinde dinlenmek zorunda kalırsa ayak yaraları ile karşılaşmak kaçınılmaz olacaktır.
Tavşanlar da tıpkı kediler gibi tuvaletleri için kum kabı kullanırlar. Tavşanınız için ayarlayacağınız kum kabında kırpıntı kağıt kullanabilirsiniz. Kil bazlı kedi kumları tavşanlar için uygun değildir. Aynı şekilde talaş da tavşanlar için uygun değildir. Eğer bunları yerse ciddi sindirim sistemi rahatsızlıklarıyla karşılaşılabilir.
Tavşanlar beslenmelerinde yüksek miktarda life ihtiyaç duyarlar. Bu yüzden miktar kısıtlaması olmaksızın kaliteli kuru ot vermelisiniz. Buğday, yulaf samanı verebilirsiniz. Kurutulmuş yonca yüksek protein içeriği ve yüksek  kalsiyum içermesinden dolayı yetişkin tavşanlara tavsiye edilmemektedir.  Ancak sekiz aylıktan küçük büyümekte olan tavşanlara verebilirsiniz. Lifli sebzeler tavşanların beslenmesinde önemli yer tutar.  Tavşanın 1 kg canlı ağırlığı için yaklaşık 250 gram kadar günlük taze sebze vermelisiniz. yani 2 kg ağırlığındaki bir tavşan yaklaşık yarım kilo kadar sebze tüketmelidir. Maydanoz, fesleğen, pancar yaprağı, brokoli, brüksel lahanası, yeşil biber, kabak, marul verebileceğiniz sebzelerdendir. Tıpkı diğer hayvanlarda olduğu gibi yeni bir sebzeye geçmeden önce azar azar vererek sindirim sistemini alıştırmalısınız. ani gıda değişimleri tavşanlarda tehlikeli boyutlara gelebilecek ishallere yol açabilir.  Meyve, tahıl ve ekmek sadece sınırlı ve az miktarlarda verilmelidir. Elma armut gibi lifli meyvelerden bir iki dilimi geçmeyecek kadar verebilirsiniz. Vereceğiniz meyvenin şeker oranı düşük lif oranı yüksek olmalıdır. Üzüm, muz gibi meyveler vermeyin.  Tavşanınıza deviremeyeceği kadar ağır ve büyük bir kapta taze suyu devamlı bulundurun. Suyu günlük olarak değiştirin ve haftada bir su kabını iyice yıkayın.
Tavşanlar koşmaktan ve hoplamaktan hoşlanırlar. Bu yüzden evin içinde ya da bahçede tavşan için güvenli bir alan yaratmalısınız. Bu alan mutlaka tavşanın çıkamayacağı şekilde sınırlandırılmış olmalıdır. Tavşanlar mobilyaları, halıları, elektrik kablolarını çiğneyebilir ve parçalayabilirler. Bu yüzden bu alandaki tüm bu tip zarar görecek eşyeler kaldırılmış olmalıdır. Elektrik kabloları pvc borular içerisinden geçirilerek tavşanın çiğnemesi ve çarpılması tehlikesini önler.  Eğer bahçede olacaksa her an gözlenmelidir. Beklenmeyen bir yırtıcı saldırısı gerçekleşebilir. Bahçede tavşana ayırdığınız alan kimyasal gübre ve böcek ilaçlarıyla yakın zamanda ilaçlanmamış olmalıdır.
Tavşanınızı günlük olarak sık bir tarakla tarayın. Eğer üzerinde dış parazitlere rastlarsanız veteriner hekiminize sormadan bir ilaç uygulamayın. Kedi ve köpeklerde kullanılan dış parazit ilaçlarının çoğu tavşanlar için ölümcül olabilir. Tavşanınızın tüylerini günlük taramak tıpkı kedilerde olduğu gibi tavşanlarda sık karşılaşılan tüy yumakları sorununu azaltacaktır.

31 Mart 2012 Cumartesi

Ani Mide Bağırsak Rahatsızlığı

Ani Mide Bağırsak Rahatsızlığı (Akut nonspesifik gastroenterit)


Bu hastalık hazımsızlığı ifade eder. Çok sık rastlanır. Çoğu zaman kediler ve köpekler için zararsızdır. En sık görülme nedeni yeni bir marka mamaya geçmektir. Ya da yiyecek olmayan bir şeyi yemekten dolayı görülür. Hafif viral enteritler, bağırsak florasının yani bağırsakta bulunan dost mikro organizmaların miktar ve çeşidinde olan değişimler, bazı ilaçların yan etkileri gibi etmenler de buna neden olabilir.
Çoğu zaman kesin neden ortaya konulmadan önce veteriner hekimler semptomlara göre yaptıkları tedaviden sonuç alırlar.
Kedinizin ya da köpeğinizin genel muayenesi yaşamsal bulgularında fark edilebilir değişimler görülmez. En sık karşılaşılan bulgu kusma ve ishaldir. Pek çok zaman çok detaylı olmayan bir tedavi yeterli olur. Pek az vakada ise kaybedilen sıvılardan dolayı halsizlik, iştahsızlık gibi durumlar da söz konusu olabilir ve hasta klinikte tedavi görmesi gerekebilir.
Veteriner Hekiminiz benzer başlangıcı olan hastalıkları eleyebilmek için bazı testler yapabilir.

Gastroenterit Ne Demektir ?

Gastro enterit, mide ve bağırsaklarda yangı oluşturan tüm nedenleri kapsayan geniş anlamlı bir terimdir. Yutulmuş bir yabancı cisimden, kanlı ishal hastalığının sebebi olan parvo virüslere kadar mide ve bağırsakları etkileyen her şey gastro enterit denilen duruma yol açar.

Kolit Ne Demektir?

Kolit, kalın bağırsakta  yangıya yol açan tüm nedenleri kapsayan geniş anlamlı bir terimdir. İshale en çok neden olan durumdur. Kolite en çok neden olan etmenler ise bakterilerin aşırı üremesi mikroflorasının bozulması ve protozoa denilen tek hücreli parazitler tarafından tutulmasıdır.

Her iki durumda da yapılacak tedavi neredeyse aynıdır ve kısa süre içersinde sonuç verir. Eğer tekrarlama söz konusuysa ya da tedaviye yanıt alınamıyorsa veteriner hekiminiz altta yatan nedeni bulmak için araştırmaya devam etmesi gerekir.  Belirtileri akut nonspesifik gastroenterit ile birebir aynı olan ancak tamamen farklı hastalıklar vardır. ( alerjiler gibi) Ancak bu hastalıkların tedavisi oldukça farklıdır.
Teşhisle Yaşamak:
Akut nonspesifik gastroenterit tedavisinde kusma ve ishali önlemek, kaybedilen sıvı ve gıdanın hayvanı güçsüz düşürmesini önlemek vardır. Uygun bir destek tedavisi durumu düzeltmek için yeterli olacaktır.  
Hastalığın uzun dönemde dikkat edilmesi gereken özeliği hastalıktan kaçınmak olacaktır. Zaten hastalık 48 saat içinde iyileşmiyorsa altında yatan başka neden aramak gerekecektir.  Köpeğinizin çöpü karıştırmasını engellemek, uygun olmayan ya da bozulmuş yiyeceklere ulaşmasını engellemek, Aşırı baharatlı kendi yemeklerimizden vermekten kaçınmak, tavuk kemiği, mangal artıklarını vermekten kaçınmak hastalığı engellemek için yeterlidir.

Neleri Yapmalısınız?

İçeceği suyun temiz ve kolay ulaşılabilir olduğundan emin olun.
Eğer mama markası değiştiriyorsanız, değişimi durdurup eski markaya bir süre daha devam edin. Değişimi mamanın üzerinde tarif edildiği gibi kademeli yapın.

Neleri Yapmamalısınız?

Hastalık düzelene kadar -pres kemik gibi -ödülleri kaldırın. Çoğu ödül, sağlıklı bir hayvan tarafından bile zor sindirilecek yapıdadır.
Veterinerinizi Ne Zaman aramalısınız?
Eğer kusma ve ishalden başka belirtiler de ortaya çıkıyorsa,
Dışkısının veya kustuğunun rengi katran rengine dönüyorsa
Dışkısında kan bulunuyorsa,
Solunum güçlüğü çekiyorsa.

Kontrol Muayenesi:

Eğer gerekiyorsa, veteriner hekiminiz bir kaç gün içinde kontrol muayenesi yapmak isteyebilir.








5 Mart 2012 Pazartesi

Yaşlı Köpeklerin Bakım ve Beslenmesi


"Yaşlı dostunuzun size en çok ihtiyaç duyduğu döneme ait bilmeniz gerekenler."



Yaşlılık Hastalık Değildir !
Veteriner ilaçlarındaki yenilikler, bakımla ilgili kullanışlı bilgiler ve beslenmede kaydedilen gelişmeler ile köpekleriniz daha sağlıklı ve uzun yaşayabilmektedir. Köpeğiniz yaşlılık dönemine girdiğinde doğal yaşlılık belirtilerinin oluştuğunu gözlemlersiniz, bu dönemini sağlıklı, mutlu, rahat bir şekilde geçirmesi sizin elinizdedir.
Nasıl ve Ne Zaman Köpeğimin Yaşlı Olduğunu Bileceğim ?
Köpeğiniz yaşlılık dönemine girdiğinde, insanlardaki gibi izlenebilen yaşlılık belirtileri ortaya çıkmaktadır. Örneğin tüylerinin griye dönmesi, reflekslerinin ve kaslarının zayıflaması, duyma, görme ve koklama yeteneklerinde azalma, temkinli adım atma, hareketlerde azalma gibi belirtiler ortaya çıkar. Basit olarak yaşlılık ile ilgili en belirgin bulgu hareketlerde azalma, uyku uyuma süresinde artış ve uyurken çıkardığı seslerde (horlama) artıştır. Büyük ırk köpeklerde yaşlılık belirtileri 8 yaşından daha önceleri ortaya çıkarken küçük ırk köpekler 12 yaşına veya daha yüksek yaşlarına kadar gençliklerini korurlar. Özellikle 6 aylıktan önce kısırlaştırılan köpekler diğerlerine nazaran daha geç yaşlanacaklardır. İnsanlarda olduğu gibi köpeklerde de yaşlanma süreci farklılık göstermektedir. Veteriner hekiminiz köpeğinizin yaşlı olup olmadığı hakkında size bilgi verecektir.
Yılda iki kez Check-Up
Köpeğiniz yaşlandıkça veteriner hekiminiz tarafından yapılacak olan check-up’lar gittikçe önem kazanacaktır. Temel olarak her 6 ayda bir köpeğinizin check-up’dan geçirilmesi önerilir. Köpekler 1 yılda insan yaşına göre 3 yaş yaşlanmaktadır. Check-up sırasında fiziksel muayenenin yanı sıra veteriner hekiminiz kan ve idrar testlerine başvurabilir. Ultrason ve diğer görüntüleme yöntemleri ile kalp ve diğer iç organlarda oluşabilecek değişimler erken safhada belirlenebilir.
Veteriner Hekiminizi Sürekli Bilgilendirin !
Hepsinden önemlisi köpeğinizin davranışlarında ve fiziksel durumundaki tüm değişikliklerin veteriner hekiminize bildirilmesidir. Köpeğinizde fark edeceğiniz bir problemi köpeğinizin yaşlı olması ile bağdaştırabilirsiniz fakat gerçekte bu problem kolaylıkla tedavi edilebilecek bir problem olabilir. Örneğin köpeğinizin hareketlerinde oluşan yavaşlama, yaşlılıkla bağlantılı enerji eksikliğinden meydana gelmemiş olabilir, Eklem bozukluğu veya kalp problemine bağlı olarak gelişebilir. Bu iki bozukluk da uygun tedavi ile kontrol altına alnarak tedavi edilebilir. Düzenli yarı yıllık check-up’lar veterinerinize uygun bir koruyucu bakım programı hazırlamasında yardımcı olacak ve oluşacak problemleri erken safhada yakalayabilme imkanı sağlayacaktır. Veteriner hekiminizle işbirliği yapmanız köpeğinizin yaşlılık yıllarını mutlu ve sağlıklı bir biçimde geçirmesini sağlayacaktır.
Uygun Beslenme
Köpeğiniz yaşlandıkça beslenme ile ilgili gereksinimleri de değişecektir. Köpeğinizin daha az yemesine rağmen kilo aldığını görebilirsiniz. Fazla kilo metabolizmanın yavaşlaması veya aktivitedeki düşüklükten kaynaklanabilir. Fazla kilo kalp, akciğer, deri ve eklem bozukluklarına neden olabilir. Köpeğinizin fazla kilolarından kurtulabilmesi için günlük verdiğiniz mama miktarını düşürebilir veya düşük kalorili diyet mamaya geçebilirsiniz. Bazı köpeklerde ise tamamen ters bir durum söz konusudur. Yaşlanma ile birlikte kilo kaybı görülebilmektedir. Bu kilo kaybının sebebi diş ve kalp bozukluklarına bağlı olabilir. Her iki durumda da köpeğinizin kişisel beslenme ihtiyaçları konusunda veteriner hekiminize başvurun.
Menüsünü Konforlu Hale Getirin
Köpeğinizin yemek yerken rahat etmesini sağlamalısınız. Çoğu hasta sahibi yemek ve su kaplarını zemin üzerine bırakmaktadırlar ancak bu durum fazla kilolu ve iri köpekler için rahatsız edici bir durum olabilir veya eklem bozukluğu olan köpeklerde aşağı doğru eğilmek güç ve çok ağrılıdır. Bu durumda olan köpeklere yönelik pet shoplarda yemek kapları ve su kaplarının yerleştirildiği çeşitli yüksekliklerde her köpek ırkı için uygun masalar bulunur. Bu problemi pahalı olmayan yöntemle çözmekte mümkündür, bunun için bir kasanın üzerine yemek ve su kabı konulabilir.
Yaşlı Köpeğinizin Gıdasında Olması ve Olmaması Gerekenler
• Köpeğinizin her menüsünde yediği mama içinde en az %18 oranında yüksek kalitede protein, %5 yağ olmalıdır.
• Veteriner hekiminizle bilgi alışverişi sonucu diyetindeki lifli gıdaların miktarını arttırabilir. Özellikle de köpeğiniz sıkça kabızlık çekiyorsa.
• Köpeğiniz öğünler arasında hafif gıdalarla beslememelisiniz, ayrıca kullandığınız masanın parçalarını yememesine dikkat edilmelidir.
Yaşlı köpeklerinizin Sağlığı İle ilgili 10 önemli Tavsiye
1. Köpeğinizin yılda iki kez check up yaptırın.
2. Köpeğinizin kondisyonu ve hastalıkları hakkında bilgilerinizi, gösterdiği semptomlarda artış gözlendiğinde veteriner hekiminize danışın.
3. Köpeğinizi kaliteli mamalarla besleyiniz, günlük gıda gereksinimi tek öğünde verme yerine iki öğüne bölerek veriniz.
4. Günlük ihtiyacı üzerinde mama ile beslemeyiniz çünkü fazla kilo sağlık problemlerine ve daha kısa bir ömür sürmesine neden olur.
5. Veteriner hekimlerinizin tavsiyesi göz önünde tutularak , köpeğinizin diyetine artiritis problemine karşı glikozamin/chondrotin katılabilir. Veteriner hekiminiz tavsiyesiyle ağrılara karşı ilaçlar kullanılabilir.
6. Köpeğinizin fiziksel durumu göz önünde tutularak günlük yeterli egzersiz yapmasını sağlayınız.
7. Köpeğinizin diş sağlığına dikkat ediniz. Veteriner hekimlerin tavsiyeleri çerçevesinde köpeklerinizin dişlerini günde bir defa fırçalayıp, profesyonel şekilde temizleyiniz.
8. Köpeğinizin pire ve kene kontrolünü düzenli olarak yapınız.
9. Veteriner hekiminizin köpeğinizin maruz kalacağı riskleri göz önünde tutarak hazırladığı aşılama programına uyunuz.
10. Köpeğinize daha fazla sevgi ve ilgi gösteriniz. Köpeğinizi mutlu ve rahat ettirmek için elinizden geleni yapınız.

28 Şubat 2012 Salı

Ekzokrin Pankreas Yetersizliği

  Ekzokrin pankreas yetersizligi by Ümit Yılmaz 1 

Ekzokrin Pankreas Yetersizliği

 

Teşhis Hakkında:

Pankreas karın boşluğunda bulunan ve sindirim için çok önemli enzimleri üreten bir organdır. Mikroskobik olarak pankreasın iki ayrı yapısı vardır. Endokrin ve ekzokrin bölümleri vardır.Endokrin hücreleri hormon salgılarken, ekzokrin hücreler ise sindirim için gerekli olan enzimleri salgılar.
Bu enzimler sayesinde yenilen yiyecekler bağırsaklardan emilebilecek hale gelir.

Neden:

Köpeklerde ekzokrin pankreas yetersizliği, ekzokrin hücrelerin dumura uğramasından dolayı oluşur. Ancak bu hücrelerin neden dumura uğradığının kesin nedeni bilinmemektedir. Alman çoban köpeklerinde ve koli ırkı köpeklerde kalıtsal olduğu bilinmektedir. Genellikle iki yaş civarında hastalık belirtileri ortaya çıkmaya başlar. Bu hastalık her ırk köpekte görülebilir.
Kedilerde ise pankreasın yangılanmasıyla birlikte ortaya çıkar. Köpeklere göre kediler bu hastalığa çok daha az yakalanırlar.
Ekzokrin pankreas yetersizliği olan kedi ve köpeklerde iştah normaldir, görünümü sağlıklı bir hayvan gibidir ancak kilo kaybı vardır. Normalde hayvan ihtiyacı kadar hatta daha fazlasını yemektedir. Ancak vücut aldığı besinleri sindiremez. Dışkı büyük bir oranda sindirilmeden çıkmaktadır. Bu hastalar genellikle kendi dışkılarını yeme eğilimindedir. Bazen yiyecek olmayan maddeleri de yeme eğilimi gösterebilirler.Bunun nedeni ise yetersiz olan beslenmeyi dengelemeye çalışmaktan kaynaklanır.
Yetersiz beslenmenin sonucu olarak, deri ve tüy kondüsyonu kötüdür. Hayvanın dış görünüşü zayıftır. Hayvan yiyeceklerini yediği için bağırsakları normal doluluktadır. Bağırsak hareketleri normal  ya da artmış olabilir. Dışkı gri ya da sarı renkte olabilir. Eğer bağırsak hareketleri artarsa ishal ve gaz problemleri de görülebilir.

 

Teşhis:

Ekzokrin pankreas yetersizliğinin belirtileri çok genel olduğu için veteriner hekiminiz rutin kontroller dışında diğer hastalıkları elimine edebilmek için bazı kan testleri ve röntgen, ultrason muayeneleri yapabilir. Dışkı muayenesi ile parazit arayabilir.
Kanda pankreas enzimlerinin ölçümleri yapabilir. TLI adı verilen bu testte çıkan sonuçlar hastalığın seyrine göre tam arada kalabilir. Bu tip durumlarda ilerleyen tarihlerde bu testin tekrar yapılması gerekebilir.

Teşhis ile yaşamak:

Erken teşhis ile bu hastalık hayatı tehdit eden bir hastalık değildir. Uygun bir tedavi ile hastalar rahat bir şekilde hayatlarına devam edebilirler. Pankreas kendini yenileyebilen bir organ olmadığı için bu hastalığa sahip hayvanlar ömür boyunca ilaç kullanmak zorundadırlar. Bazen ilaçların verilmesi unutulduğunda hastalık belirtileri ortaya çıkar. Bu hastalar ishal olmaya diğer hayvanlardan daha eğilimlidir.

Tedavi:

Tedavi aslında basittir ancak günlük ve düzenli olması gerekmektedir. Tedavi olarak vücut tarafından üretilmeyen enzimleri yiyeceklerin üzerine katılmasıdır. Bu ilaçlar ,toz,tablet,kapsül formları bulunmaktadır. Bunları her öğünde yiyeceğine katmanız gerekir. Eğer bahçenizde birden fazla köpeğiniz var ve hangisinin ishal dışkı yaptığını ayırt edemiyorsanız zehirsiz pastel kalemlerden alın her bir köpeğinize farklı renk verin. böylece hangisinin ishal yaptığını anlayabilirsiniz.

Neleri Yapmalısınız?

Eğer Hayvanınız başka ilaçlar kullanması gerekiyorsa veteriner hekiminize söylemelisiniz.
Eğer yan etki görüyorsanız ilaçları kesmek yerine öncelikle veteriner hekiminiz ile konuşun.
Hayvanınız iyileşti diye ilaçları kesmeyin.(bence en sık yapılan hata budur.Ü.Y.) Bu hastalığın kalıcı olduğunu bilin.

Neleri Yapmamalısınız?

Randevularınızı kaçırmayın. Uzun süren kötü beslenme geri dönüşümsüz hasarlara yol açabilir.

Ne zaman Veterinerinizi aramalısınız?

Tedavi başladığı halde düzelme olmuyorsa,
Reçete edilen ilaçları uygulayamıyorsanız,
Randevunuza uyamayacaksanız.

Neleri Takip Etmelisiniz?

Yorgunluk, halsizlik, kusma, ishal, kilo kaybı, saldırganlık, dışkı yeme, dışkı hacminin artması.

Rutin Takipler:

Veteriner Hekiminizin verdiği randevulara uyun. İlacın dozu her hayvana göre uygun bir şekilde ayarlanması ve takibi için altı ay gerekirse daha kısa aralıklarla kontrol muayeneleri gerekebilir.

4 Şubat 2012 Cumartesi

Kedilerde Uygunsuz Yere İşeme Sorunu Görüşme Formu




     Veteriner Hekiminizle görüşmeden önce soruları yanıtlarsanız görüşme daha verimli geçecektir. Soruları yanıtladıktan sonra yazdırarak yanınıza almayı unutmayın ya da e posta ile veteriner hekiminize görüşmeden önce gönderin.
  1. Evde kaç tane kedi var?
  2. Evde başka tür evcil hayvan var mı?
  3. Kedi(lerin)nizin kullanabileceği kaç tane tuvalet var? 
  4. Tuvaletler kapalı tip mi?
  5. Birden fazla kedi aynı tuvaleti kullanmak zorunda kalıyor mu?
  6. Kedi Tuvaletinin eni ve boyu kaç santim? İçine koyduğunuz kumun derinliği ortalama kaç santimdir?
  7. Ne marka ve hangi tip kedi kumu kullanıyorsunuz? Temizlenebilir mi? Kedi tuvaletinin kumunu ne sıklıkla değiştiriyorsunuz?
  8. Kedi kumuna parfüm gibi başka şeyler ekliyor musunuz? Kedi kumunuz parfümlü mü?
  9. Kedi tuvaletinin altına astar gibi kumu toplayıp atmaya yarayan ürünlerden kullanıyor musunuz? Kullandığınız ürün parfümlü mü?
  10. Evin içinde kedi tuvaletini nereye koyuyorsunuz?
  11. Kediniz dışarıya, bahçeye çıkıyor mu?
  12. Kedi tuvaletindeki dışkıları ne sıklıkla temizlersiniz?
  13. Kediniz nereye ve ne zaman idrarını yapıyor? Bu nokta kedi tuvaletine göre nerededir?
  14. Kediniz dışkısını gömer mi?
  15. Kediniz dışkısını gömme durumu, bazı olaylara göre veya başka kedinin varlığı durumunda değişir mi?
  16. Kediniz tuvaletini kullanırken kenarına asılır mı ya da idrarını veya dışkısını yaparken havayı tırmalar gibi hareketler yapar mı?
  17. Kediniz tuvaletini kullanırken idrarını ya da dışkısını yapabilmesi için kenarına tünemesi gerekiyor mu?
  18. Kediniz tuvaletini kullanırken miyavlar ya da bağırmaya benzer sesler çıkarır mı?
  19. Kediniz tuvaletini temizleyip yeni kum koyduğunuzda hemen kullanır mı? 
  20. Kediniz tuvaletini başka insanların ya da kedilerin yanında kullanır mı? Yoksa işini gizlice mi halleder?
  21. Kediniz işemek için küveti ya da evin tuvaletini kullanır mı? Eğer yapıyorsa ne sıklıkta yapmaktadır?
  22. Kedinizin kapalı tuvaleti varsa işerken yan duvarlarına çişini sıçratır mı?
  23. Kedinizin idrar yapma sıklığı arttı mı?
  24. Kedinizin idrarında kan fark ettiniz mi? İdrarını yaparken zorlandığını düşündüğünüz oldu mu?
  25. Kedinizin tuvaletinin dışına hem idrarını hem de dışkısını yapmaktadır?
  26. Kedinizin idrarını duvar gibi dik yüzeylere mi yapmaktadır?
  27. Kedinizin idrarını yaparken belini çukurlaştırıyor mu?
  28. Kedinizin idrarını tuvaletinin dışına yaptığıda bol miktarda mı yapar yoksa biraz mı bırakır?
  29. Kedinizin idrarını tuvaletinin dışına birden fazla noktaya mı yapar yoksa hemen hemen aynı yere mi yapar?
  30. Kedinizin idrarını tuvaletinin dışına yaptığı yer halı veya tekstil ürünü mü kaplı?
  31. Kedinizi strese sokacak hayatında yeni değişimler oldu mu?
  32. Yaşadığınız yere/eve yeni mi taşındınız?
  33. Ailede yeni değişiklikler oldu mu? Örneğin yeni bebek doğumu, okumak için evden ayrılan gibi?
  34. Son üç ay içinde eve başka evcil hayvan gelip gittiği oldu mu?
  35. Kediniz sadece kızgınlık dönemindeyken mi sorun ortaya çıkıyor?
  36. Kediniz tuvaletine kolayca ulaşabilir mi?
  37. Kedi kumu markasını ya da çeşidini son üç ayda değiştirdiniz mi?
  38. Kedi tuvaletini sabun ve sudan başka bir malzeme ile temizliyor musunuz?
  39. Kediniz son üç ayda her hangi bir hastalığa yakalandı mı?
  40. Kediniz kedi tuvaletinin yakınında olumsuz bir olay yaşadı mı? Cezalandırılmak, ilaç içirmeye çalışmak ya da korkmasına neden olacak başka bir olay gibi.
  41. Kedinizin tuvaleti gürültülü bir noktada mı? Sık çalışan çamaşır makinası ya da kurutma makinasının yanı gibi.
  42. Kedinizin tuvaletindeyken kendini güvende hissedebilir mi?

26 Ocak 2012 Perşembe

Kedilerde Uygunsuz Yerlere İşeme Sorunu



Kedilerde Uygunsuz Yerlere İşeme Sorunu

Eğer kedinizde böyle bir problem varsa öncelikler veteriner hekiminiz idrar yollarının sağlıklı olduğunu söylemelidir. Çünkü idrar yolları sorunlarının başta gelen belirtilerinden birisidir. Eğer sağlık durumu ile ilgiliyse uygun bir tedavi sonrası düzelecektir. Eğer kediniz sağlıklı olduğu halde uygun olmayan yerlere yapıyorsa aşağıdaki ip uçları yardımcı olabilir.

  • Eğer kapalı kum kabı kullanıyorsanız kapağını çıkarabilirsiniz. Bazı kediler kapalı kedi tuvaletlerini kullanmayı red eder.
  • Kediler ince taneli kokusuz kedi kumlarını kullanmayı daha çok tercih ederler. Kullandığınız kedi kumunun markasını ve veya çeşidini değiştirmeyi deneyebilirsiniz.
  • Evdeki her bir kedi için en az bir kedi tuvaleti bulundurmalısınız.
  • Birden fazla kedi tuvaleti varsa ikisini yanyana koymayın. Diğerinden gelen koku yüzünden yenisini de kullanmayı red edebilir.
  • Günde en az bir kez kedi tuvaletini temizleyin. Bazı kediler kullandıkları tuvaleti tekrar kullanmayabilirler.
  • Eğer kedi tuvaleti gerçekten çok eskiyse yeni bir tane alabilirsiniz. Çünkü çok eski kedi tuvaletleri temizlenmek ve yıkamayla geçmeyecek şekilde kokuları emmiş olabilir. Kokuyu siz fark edemeseniz bile kediniz alıyor olabilir. (kişisel tecrübem en geç 3-4 yılda bir yeni tuvalet in iyi olacağı yönünde)
  • Kedi tuvaletini kedinin kendini rahat hissedeceği rahatsız edilmediği bir yere yerleştirmelisiniz. Eğer evde çocuk varsa kedi tuvaleti kullanırken rahatsız etmemesini tembihlemelisiniz. Kediler tuvaletlerini yaparlarken kendilerini savunmasız hissederler. Tuvaleti yerleştirirken kedinizin geleni geçeni görüp kontrol edebileceği bir yer olsun. Bu ona güven verecektir.
  • Kedi tuvaletini yere koymalısınız. Yüksek ya da zeminden alçak noktalar uygun değildir.
  • Uygunsuz yere yapılmış idrar ve dışkıyı iyice temizlenmiş olduğundan emin olmalısınız. Eğer eski kokuyu hala almaya devam ederse buranın hala işemek için iyi bir nokta olduğunu düşünebilir. İmkanınız varsa floresanlı siyah lamba ışığı eski idrar artıklarını bulmanızda ve ve enzimli bir deterjanla temizleyerek yok etmenize yardımcı olacaktır.
  • İşemeyi sevdiği yerlere sert kokular koymayı deneyebilirsiniz. Turunçgillerin kokularınından hoşlanmazlar. Bu tip kokuları ısrar ettikleri yerin yanına koyabilirsiniz.


Google+