27 Kasım 2015 Cuma

Baş Dayama

Tanım
Baş dayama çok tipik bir belirtidir. Duvar, köşe, mobilya gibi yerlerin karşısına geçen hayvan düşünceli bir halde kafasını dayar.

Bu belirti ciddi hastalıklarda ortaya çıkan vakit geçirilmeden altında yatan nedenin bulunmasını gerektirir.
Özellikle yemek yedikten sonra ortaya çıkması karaciğer ile ilgili olduğunu düşündürür.  Karaciğer görevlerini yerine getiremediği zaman kandaki atık maddelerin miktarı yükselerek beyini etkiler.
Karaciğerdeki damar yapılanmasının bozukluğu olan porto sistemik şant genelde yavru ve gençlerde görülürken, diğer fonksiyon yetmezlikleri ileri yaşlarda daha sık görülür.


Baş dayama aslında sinir sistemi ile ilgili bir belirtidir.
Diğer nedenleri arasında,

  1. Hidrosefalus (kafatası içersinde su toplanması)
  2. Beyin tümörleri
  3. İnmeler (beyin damarlarının tıkanması ya da daralması)
  4. Başa alınan darbeler
  5. Enfeksiyöz menenjit ve ensefalit (beyin zarı ve beyin iltihabı)
sayılabilir.

Bu nedenlerin hepsi çok ciddidir ve zaman kaybetmeksizin nedenin ortaya konup tedavi olması gerekir.

Porto sistemik şant ve hidrosefalus durumu genetik kökenlidir. Böyle hayvanlar yavru sahibi olmamalıdır.
Baş dayama dışında hayvanınızda sarılık, iştahsızlık, durgunluk ve dalma, etrafa ilgisizlik gibi diğer belirtileri de gözlemleyebilirsiniz.
Gidişat
Bu belirtiyi gördüğünüz gün veteriner hekime gitmelisiniz. Sonuçları altında yatan nedene bağlı olarak değişir. Ancak ne olursa olsun ihmal edilmemelidir.
Çünkü siz bu belirtiyi fark ettiğinizde zaten günler hatta haftalardan beri ilerleyen bir hastalıkla karşı karşıyayız demektir. Bu yüzden bir sıfır geriden başladığımızı asla unutmayın. Ancak bu durum sizi umutsuzluk ve endişeye de kaptırmasın. Günümüzün imkanları oldukça ileri durumdadır.
Herkese sağlıklı günler dilerim.

9 Ekim 2015 Cuma

Veteriner Hekimlerin Bayıldığı Klişeler!


Eğer bir evcil hayvanınız varsa bir şekilde veteriner kliniğine gitmişsinizdir. Veteriner kliniklerinde işler yoğun, çalışanlar ise yorgun ve neşesiz ise randevunuzu neşelendirecek, çalışanları motive etmek istiyorsanız az sonra yazacağım "sihirli" kalıpları uygulayın. Eminim ki veteriner hekiminiz bunlara bayılacak!

  • Telefon görüşmelerinde asla adınızı kullanmayın. Eğer sizi tanıyamadılarsa paşa isimli golden'ın annesi ya da babası olduğunuzu söyleyin. Hala sizi tanımamış olamazlar değil mi?
  • Çalışma saatlerini sorun ancak asla randevu almayın. Kapanış saatinden sonra muayene edip edemeyeceklerini sorun. Trafik malum. İş çıkışlarında yoğunluk oluyor. Eve Gelmişken yemek yemeden çıkılmaz. Veteriner Hekiminiz aç kalmanıza dayanamaz.
  • Veteriner hekiminizin cep telefonunu alın. Her türlü sorununuzu resim göndererek danışabilirsiniz. Eğer video gönderecekseniz dosya boyutunun 200mb daha küçük olmamasına dikkat edin.
  • Kliniğin kapısından girerken tasmayı çözün. Eğer taşıma kabıyla geldiyseniz mutlaka veteriner hekimin ofis masası üzerine koyun.
  • Sorun ne olursa olsun sıra beklememek için durumun acil olduğunu söyleyin. Hiç bir hekim kuaförünüzle olan randevunuzu kaçırmanızı istemez. 
  • Daha önce gittiğiniz veteriner hekimi kötüleyin. Yeni hekiminiz buna bayılacak!
  • İşlerin yolunda gittiğinden emin olun. Muayene başlamadan önce "ne gerekiyorsa yapalım!" demeyi unutmayın. Eğer bunu söylemezseniz her şeyin yapıldığından emin olamazsınız.
  • Veteriner hekiminiz yapmanız gereken çok şey söylüyorsa itiraz edin. yapmayacağınızı söyleyin. Eğer yeterince itiraz etmezseniz gün içinde yapmanız gereken tonla iş çıkartabilirler. 
  • Muayene esnasında telefonla muayene detaylarını eşinize anlatabilirsiniz. Eğer hekiminiz konuşmaya pek çok anlaşılmaz terim karıştırıyorsa telefonu ona uzatın. Doğrudan kendisi konuşsun. Eğer hekiminiz telefonla konuşamayacak durumdaysa telefonunuzun hands free özelliğini kullanın. Konuşma bittiyse instagram ve facebook için fotolar çekmeyi unutmayın.
  • Muayene esnasında telefonunuz çalarsa mutlaka açın.
  • Mutlaka veteriner hekiminize yardımcı olun. Vitamin enjeksiyonu yapmayı unutmaması için hatırlatabilirsiniz. Yapılacak her uygulamadan önce ağır gelip gelmeyeceğini sorun. Ağır gelecek bir şey yapmamasına dikkat edin.
  • Markalar önemlidir! Ne marka ilaç kullandığını mutlaka sorun. Sizin favori markanızı kullanmasını rica edin. 
  • Veteriner hekiminizin verdiği tavsiyeleri unutmamak için bütün bunları e postayla göndermesini rica edin.
  • İşlerin yolunda gittiğinden emin olun. Ödemeyi yapmadan önce mutlaka " ne yaptınız?" sorunu sorun. Tüm yapılanların detayı ile izah etmelerini isteyin.
  • Devam eden tedavilerde ödemeyi tedavinin sonunda yapmayı önerin. Böylece memnun kalmazsanız boşuna para ödememiş olursunuz.
  • Petshopçunuzun söylediği her şeye iman edin. Eğer çelişen bir şey varsa veteriner hekiminize itiraz edebilirsiniz.
  • Eğer klinikte kaza olursa siz alışıksınızdır deyin. Az önce dışkı muayenesinden onlar bahsetmiyor muydu? Numuneyi buradan alırlar artık.
Evet bunları tek tek ya da kombine ederek tüm kliniği motive edebilirsiniz. (tüm bunlar işe yaramadıysa Yaptıkları işlemlerin garantili olup olmadığını sorun.) 


24 Temmuz 2015 Cuma

Kedim neden yatağıma işedi?

Kediniz yatağınıza mı işedi? 


   Şimdiye kadar hiç olmamıştı. Şaşkınlık içerisinde üzgün ve öfkelisiniz. Biliyorum. Peki neden?
Aklınızdaki bu sorunun pek çok nedeni olabilir.

   Öncelikle kedinizin genel muayene, idrar tahlilleriyle birlikte konuyla ilgili kan laboratuvar tahlilleri yapılmalı ve eğer varsa altta yatan rahatsızlık ortaya konulması gerekir. Örnek olarak sistit olan bir kedi  ağrı ile kum kabını birleştirebilir ve idrarını kum kabından başka bir yere yapabilir. Eğer kediniz sağlıklı ise neden sizin yatağınızı seçtiğini araştırmak gerekir.
   
   
Eğer kediniz sağlıklı olduğu halde kum kabından başka bir yere işiyorsa genellikle sorun anksiyete ile ilişkilidir. Kedinizi bu davranışa iten stres kaynağını bulmaya çalışmak gerekir. Acaba sorun kum kabı mı? Kum kabının yeri mi? Yoksa içeriği mi? Bazen sosyal ilişki sorunlarının yansıması da olabilir. Evdeki çatışma yaşadığı bir başka kedi veya eve aileye yeni katılmış birisi (evlenme, doğum gibi) 

   Öncelikle kum kabı sorunlarını çözmek gerekir. Kum kabını ne sıklıkla temizliyorsunuz? Günde en az bir defa kum kabını temizlenmesi gerekir. ( empati yapmak için tuvalete gittiğinizde sifonun çekilmemiş olduğunu gördüğünüzü düşünün.)
   Kum kabı da uygun boyutlarda olmalıdır.  Kum kabının boyu, kedinin kuyruğu hariç boyunun bir buçuk katı büyüklüğünde olmalıdır. Küçük kum kapları kedinizi rahatsız edebilir. 
Kum kabına koyduğunuz kum, kristal kum ya da topaklaşan bentonit olabilir. Bazı kumlar kokulu olarak üretiliyor. Bu kokular kedilerden ziyade insanlar içindir. Kediniz kokulu kumdan hoşlanmıyor olabilir. 
   Kum kapları kapalı ve açık tipte iki tiptedir. Kedi kumunu göden uzak tutmak için kapalı kedi kaplarını tercih ediyoruz. Ancak kediniz açık tipte kum kabı tercih ediyor olabilir. Eğer kumların etrafa yayılmasını önlemek istiyorsanız biraz daha derin ancak açık kum kaplarından alabilirsiniz.
   Bunların hangisinin esas sorun olduğunu bulabilmek için her seferinde bir özelliğini değiştirecek şekilde yan yana iki kedi kum kabı koyulabilir. Böylece Kedinizin gerçek tercihini bulmak mümkün olabilir. Kediniz kum ve kabı tercihleri değişebilir. O zaman tekrar denemelere başlamak gerekir.
   Kum ve kabı kadar yeri de önemlidir. Ayak altı yerlerde tuvaletlerinin bulunmasından hoşlanmazlar. Ancak ulaşması güç girip çıkması zahmetli yerleri de tercih etmezler. Evdeki her kedi için en az bir tuvalet kabı bulunmalıdır. ideali kedi sayısı artı birdir. yani iki kedili evde ideal kum kabı sayısı üçtür. ( Özellikle birden fazla kata sahip olan evlerde her katta bir tuvalet bulunmalıdır.)
   Çamaşır makinesi gibi özellikle sıkma esnasında gürültü çıkaran cihazların yanında bulunan kapları tercih etmeyebilirler. 
   Bazen kediler sahipleri fazla mesai yaptıklarında ya da bir kaç gün eve gelmediğinde veya eve döndükleri zaman yataklarına işerler. Bu sahibinin yokluğundaki yaşadığı stresin ifadesidir. 
   Bazı durumlarda kedi evdeki çatışma içinde bulunduğu kişinin yatağına işer. Özellikle eve yeni katılan kişilerle kedinizin arasında bir çatışma yaşanabilir.
   Bazen yemek kaplarını yatağın yakınına getirmek, yatak odasının içine fazladan bir kum kabı koymak bazen çözüm olabilir. Ya da kedinizin yatak odasına girmesini yasaklayabilirsiniz. 
   Esasında kediniz sizinle bir şekilde iletişime girmekte bunun ne olduğunu anlayabilmek çoğu zaman size bağlıdır.
   Bütün bunlara rağmen sorun çözülmüyorsa davranış konusunda yetkin veteriner hekimlere başvurabilirsiniz.

Konuyla ilgili diğer yazılar burada:
1.) http://www.evcilhayvansahipleribilgikaynagi.com/2012/01/kedilerde-uygunsuz-yerlere-iseme-sorunu.html
2.) http://www.evcilhayvansahipleribilgikaynagi.com/2012/02/kedilerde-uygunsuz-yere-iseme-sorunu.html


26 Haziran 2015 Cuma

Birlikte Yolculuğa Çıkmak

Yolculuk ve Yol Tutması

Yaz geldi. Tatil planları yapıldı.  Dostumuzla birlikte yola çıkmadan önce bu makaleyi okumak isteyebilirsiniz.

Araçla yolculuğa çıkmak, şehirden biraz olsun uzaklaşmak hem köpeğiniz hem de sizin için harikadır. Ancak tıpkı insanlar gibi köpekleri de araç tutabilir. Mesafenin uzunluğu ya da kısalığı o kadar da önemli değildir. Kısacık bir yolculuk bile köpeğinizi sersemletebilir.

Araç Tutması

Genç ve bebek köpeklerde yetişkinlere göre daha sık rastlanmaktadır. Büyük ihtimalle nedeni dengeyi sağlayan iç kulak yapısının tam gelişmemiş olması, hala gelişmekte olmasıdır. Eğer bebekliğindeki ilk araç deneyimleri kusma ile sonuçlandıysa büyük ihtimalle ömrü boyunca -kusmasa bile- araç tutması sorunu olacaktır. Bu yüzden eğer bir köpek araca bindiğinde kustuysa mutlaka konuyla ilgili olarak önlemler alınmalıdır. Büyüdüğünde belki kusmayacak ancak hala araba tutmaya devam edecektir. Bu olumsuz durumu araç yolculuğu ile birleştiren köpek için aracın kendisi bile stres yaratan bir durum olacaktır. Üstüne üstlük her arabaya bindiğinde sadece veteriner kliniğine gitmesi araç stresini klinik stresi ile birleştirmesine ve işin son derece karmaşık hale gelmesine neden olacaktır.
Araçla ufak gezintilere çıkın eğer araç tutması var ya da araçtan indikten sonra bile halsiz keyifsiz görünüyorsa veteriner hekiminizden araç tutması konusunda yardım etmesini isteyin.

Belirtileri Nelerdir? Nasıl Anlarım?

  • Hareketsizlik, çevreye olan ilginin azalması.
  • Huzursuzluk
  • Sık esneme ve sık soluk alıp verme (heheleme)
  • Mızıldanma, inleme
  • Aşırı tükürük artışı, dilin sarkması
  • Kusma ( midesi boş olmasına rağmen)
  • Araç korkusu

Etkilenen Irklar

Araç tutmasından neredeyse tüm ırklar aynı sıklıkta etkilenirler.

Tedavi

Araç tutması konusunda veteriner hekimlerin tavsiyeleri şunlardır:
  • Köpeğinizi aracın gidiş yönünü görebilecek şekilde oturtmak. Bunun için imal edilmiş özel olarak emniyet kemeri tokasına takılan tasmalar bulunmaktadır.
  • Köpeğinizi ön koltuğa oturtmak. Bunun için ön koltuğu mümkün olan en geri pozisyona almalı ve hava yastığını kapatmalısınız. Hava yastığının patlaması köpekler için ölüm tehlikesine neden olur. 
  • İçerinin ve dışarının hava basıncını eşitlemek için pencereleri bir parmak kadar açabilirsiniz.
  • Klimayı çalıştırarak içeriyi serin tutmak faydalıdır.
  • Araç yolculuğundan önce yiyecek ve su tüketimini kısıtlayabilirsiniz.
  • Köpeğiniz araca kendi isteği ile her bindiğinde ödül bisküvisi ile ödüllendirebilirsiniz.
  • Daha sık mola vermelisiniz.
  • Sadece araçta duran seveceği bir oyuncağı olsun.
  • Araç yolculukları arasında bir hafta on gün aralıklar olsun. Her gün araç yolculuğuna zorlamayın.
  • Mümkünse birden farklı araca bindirin. Bu her zamanki araca karşı olumsuz duygular geliştirmeyi önler.
  • Park, piknik gibi eğlenceli yerlere gidin. Sadece Veteriner kliniğine gitmek için araca binmek hem araca hem de klinik deneyimini olumsuz etkiler.
  • Aracınızın motoru çalışmaz, hareket etmezken de köpeğinizle aracın içinde biraz vakit geçirin.
  • Sadece bir kaç sokaklık kısa gezintiler yapın.
  • Mesafeleri azar azar uzatın. Araçtan indikten sonra iyi ise mutlaka ödül bisküvisi ile ödüllendirin.
Bütün bu tavsiyeler uysanız bile hala hastalanan ve yolculuk endişesi geliştiren köpekler olacaktır. Veteriner hekiminiz size ilaç reçete edebilir ve veya yukardaki maddeleri de içerebilecek terapi uygulayabilir.
İlaçları ve tavsiyeleri hekiminizin söylediği gibi uygulayın.

Herkesin yolu açık olsun. İyi tatiller!

24 Nisan 2015 Cuma

FIP Kedilerin infeksiyöz Peritoniti

Teşhis Hakkında

Fip, sadece kedileri etkileyen çok ciddi viral hastalıktır. Hastalığa neden olan virüs corona ailesine aittir. Sindirim sistemi ile yayılır. Hasta kedilerin dışkısı, salya, kusmuk gibi sindirim sistemine ait sıvılar virüsü çevreye yayar. Hastalık kediler için ölümcüldür. Hastalığı sınırlandırmak için taşıyıcı kedilerin teşhisi ve diğer kedilerle olan temasının önlenmesi hastalığın yayılmasını önlemek için şarttır.
Corona virüs ailesine ait çeşitli virüsler bulunmaktadır. Bu geniş banttaki virüsleri ikiye ayırmak mümkündür. Enterik corona virüsler orta dereceli sindirim sistemi rahatsızlıklarına yol açar. diğer gruba oranla öldürücü derece hastalık meydana getiremezler. Yerleşim alanları sindirim sisteminin içi ile sınırlıdır. Kan dolaşımına geçemezler. Tam tersine  FIP gibi bazı suş ve varyantları kan dolaşımına karışarak vücudun diğer organlarına atlayarak ölümcül hastalık meydana getirebilir.
FIP her yaşta görülebilirse de en sık altı ay ile üç yaş arasındaki kedilerde görülür. Tüm organlar etkilenebilir. Ancak en sık karaciğer, böbrek, sinir sistemi ve gözlere yerleşir. 
FIP çok bulaşıcıdır. Virüse maruz kalan kedilerin pek çoğunda sindirim sisteminde sınırlı kalır ve klinik tablo ortaya çıkmaz. Kedilerden kaynaklandığı düşünülen bir tetikleyici ile virüs mutasyon geçirerek FIP yapabilme yeteneğine kavuşur. Bunu anlamak çok önemlidir. Kedilerde corona virüs testi yapmak FIP hastalığının teşhisini koymaz. Virüs karın içi sıvıdan tespit edilmelidir. FİP teşhisi koyulan kediler virüsü etrafa yayarlar. Bu yüzden diğer kedileri korumak amacıyla hasta kediyi diğerlerinden ayırmak gerekir. Tuvaleti, yemek kapları da buna dahildir.
FIP'li genç kediler bodur görünümlü ve gelişme geriliğine sahiptir. Tüyleri karışık, sert, kalitesizdir. FIP hastalığının klinik olarak iki alt formu vardır.  Islak form; karın boşluğuna sıvı dolar. Kedinin görünümü tıpkı yoğun bağırsak paraziti olan kediler gibidir. Eğer sıvı göğüs boşluğunda ise kedi nefes almakta güçlük çeker. Kuru form; kedi yavaş yavaş kilo kaybeder. İştahsızdır ve nedeni açıklanamayan ateş vardır. Yaşlı hayvanlarda çoğu zaman kuru form şekillenir. Kuru form sinir sistemine atladığı zaman sinir sistemi semptomları ve nöbetler şekillenir.
Karın içi sıvı dolu olan kedinin röntgeni. 

FIP teşhisini koyabilmek için sadece corona virüs testi tek başına yeterli değildir. Genel Muayene, röntgen, ultrason ve kan biokimyası ile birlikte değerlendirilmelidir. Corona virüs pozitif çıkan tüm kedilerden karın boşluğundan sıvı alınarak test edilmelidir. Bu işlem kan almaktan çok farklı değildir. Ancak kuru formun teşhisini koymak çok zordur. kesin teşhis için operasyon ile karın içi organlardan biopsi yapmak gerekir.

Teşhis ile yaşamak:

Eğer kedinize FIP teşhisi konulduysa bulaşmayı önlemek için yeni kedilerden ayırmak gerekir. Daha önce birlikte yaşadığı kedileri hali hazırda corona virüsü bulaştırmıştır. Evdeki kedilerden izole etmek bu açıdan bir koruyuculuğu yoktur. Kediyi karantinaya almak onu strese sokarak hastalığın seyrini hızlandırmaktadır. Corona virüse maruz kalan kedilerin çoğunda hastalık gelişmemekte sindirim sisteminde kalmaktadır. 

Tedavi:

FIP hastalığının bilinen herhangi bir tedavisi yoktur. Semptomlar bir kaç günden aylara yayılan süreçte kötüleşerek ölüme neden olur. Burada amaç kedinin yaşam konforunu arttırmak olmaktadır. Bazen kemoterapi ve kortikostreoidler kullanılabiilmektedir. Ancak bunlardan alınan cevap oldukça sınırlıdır. İştah arttırıcılar, destek tedaviler yapılabilir. Destek tedavi sayesinde aylarca yaşayabilen kediler vardır. 

Neleri yapmalısınız?

Eğer Kedinize FIP teşhisi konulduysa ve en sevdiği yiyeceği bile ret ediyorsa veterinerinizle görüşün.
Kedinizi stresten uzak tutun. Gereksiz taşımalar, çok sıcak veya çok soğuk ortamlar gibi stres faktörlerini azaltın. Stres, hastalığın kötüye gitmesinde etkendir.

Neleri yapmamalısınız?

Eğer kediniz hem içeri hem dışarı çıkıyorsa dışarı çıkmasına izin vermeyin. Mahalledeki tüm kedileri enfekte eder. Eve yeni bir kedi almayın.

Ek olarak:

FIP genellikle 5 kedi ve daha fazlasının bir arada yaşadığı veya böyle bir ortamdan gelen kedilerde teşhis edilmektedir. Barınak, pet shop ya da pek çok kediye aynı anda bakan kişilerin evlerindeki kediler gibi. Eğer Evinizde 5 ve daha fazla sayıda kediniz varsa hastalığa karşı bilinçli olmalı veteriner hekiminizden yüz yüze daha detaylı bilgi almalısınız.

17 Nisan 2015 Cuma

Eviniz kokuyor mu ? Çaresi Nedir?

Onlarsız olmaz. Evimizde, arabamızda, hayatı birlikte paylaştığımız her yerde birlikteyiz. Zaman içinde köpeğimizin kokusu etrafa siner. Ne kadar titiz olursanız olun bu herkesin başına gelebilir.










Eğer böyle bir durum başınıza gelirse evdeki mobilyaları çöpe atmadan kokudan kurtulabilirsiniz. 

  • İşe mobilyalardan başlayın. Ayrılabilir tüm parçalarını ayırıp elektrikli süpürge ile iyice süpürün. 
  • Yastıkların yüzleri, kılıflar gibi ayrılabilen tüm parçaları çamaşır makinasında yıkamak için çıkarıp ayırın. Çamaşır makinasında oksi özelliği olan deterjanla yıkayın. Deterjanla birlikte yarım su bardağı kadar sirkeyi ekleyin.
  • Zemine gelince mobilyaların altları, köşe kenar gibi toz yumaklarının birikme eğilimi olan yerlere özen göstererek iyice elektrikli süpürge ile süpürün.
  • Büyük paket kabartma tozu alın. halı, kilim, kılıf, yastıklar gibi çamaşır makinasında yıkayamayacağınız tüm kumaş malzemelerin üzerine bol bol serpiştirin. Kabartma tozunun görevini yapabilmesi için gece boyu bırakabilirsiniz. Bunu nevresim takımlarını söktükten sonra yatağınız için de uygulayın. 
  • Elektrikli süpürge ile kabartma tozu uyguladığınız yerleri iyice süpürün.
  • Kokuyu büyük kısmını nötralize ettiniz. Bu uygulamalardan sonra eskisi gibi kokulu deterjanlarla klasik temizliğinizi yapabilirsiniz. 

10 Nisan 2015 Cuma

Kansere Yatkın 10 Köpek Irkı

Kansere Yatkın 10 Köpek Irkı

1. Bernese Mountain Dog

 

 

 

 

 

 

 

 Bernese dağ köpeği ülkemizde sık rastlanan bir ırk olmamasına rağmen %50 ölüm nedeni kanser olması nedeniyle listenin başında yer almaktadır.


2. Boxer
















Mast cell tümör, meme dokusu kökenli tümörlerin en yüksek oranda görüldüğü köpek ırkıdır. mast cell tümörleri ileri yaşlarda görülme sıklığı artsa da her yaşta görülebilir.




3. Cocker Spaniel
















Cocker spaniel ırkı köpeklerde kanser yaygınlığı %23' tür. 

4.  Doberman Pinscher


 



















Doberman ırkı köpekler kansere yatkınlıkta ilk beşe girer. En sık görülen dişilerde, meme kanseridir.


5. Alman Çoban Köpeği





















Alman Çoban köpekleri kansere yatkın köpekler içinde beşinci sırayı almaktadır. En sık görülen kanser türü hemanjisarkomdur.

6. Dev Schnauzer  


















Dev Schnauzer ırkı köpekler özellikle koyu renk olanları deri kanserlerine,  melanomaya daha sık yakalanmaktadırlar. 




7. Golden Retriever














Goldenler lenfosarkoma ve hemanjiyosarkomaya daha sık yakalanmaktadırlar. 

8. Danua



















İri ırklardan biri olan danualar kanser kadar kalp hastalıklarına da yatkındır.

9. Rottweiler














Kemik dokunun kanseri olan osteosarkoma en sık rottweiler ırkı köpeklerde görülmektedir.

9. Standard Poodle












Poodle ırkı köpekler kansere yatkın ırklardan birisidir ve hemen her türlü kanser tipi görülebilmektedir.

3 Nisan 2015 Cuma

Veteriner Hekimler Muayene Esnasında Aslında Neye Bakarlar?

Veteriner Hekimler Muayene Esnasında Aslında Neye Bakarlar?

Eminim ki pek çok kişinin aklından geçmiştir. Bazen dişe dokunur ele gelir bir durum yok gibidir muayene esnasında. Hatta muayene ücretini ödemeden önce ne yaptın ki diye sormadan geçemeyiz.

Neye bakıyoruz?

Veteriner hekiminiz hayvanınızı sistem sistem inceler. Hayvanınızla ilk karşılaştığında gördüğü mental durumu ve davranışlarıdır. (merkezi sinir sistemi) Duruş bozukluğu olup olmadığı, etrafa olan ilgisi, etrafındaki objelere duvara çarpıp çarpmaması bunların hepsi birer bilgidir.

Hayvanınız simetriktir. Eşit olarak ikiye bölünebilir ve sağ tarafı ile sol tarafı birbirine eşit olmalıdır. Gözleri, kulakları, bacakları, kasları sağ ve sol taraf birbirine eşit görünmelidir. Obez ya da sıska olup olmadığını, soluk alma sıklığı, zorluğu olup olmadığı ilk anda daha elini sürmeden önce değerlendirdiği durumlardır.
Göz-Kulak-Ağız
Gözlerine baktığında, göz çevresi dokularından konjuktivanın rengi bize anemi, sarılık, hiperemi ve kanın oksijen taşıma yeteneği hakkında bilgi edinir. Göz yaşı miktarı ve nemliliği göz yaşı bezlerinin sağlığı; göz önündeki eğer varsa çapak akıntı ve kirlerin miktarı ve rengi enfeksiyon konusunda bilgi verir. Göz bebeklerinin durumu ve refleksleri aynı zamanda merkezi sinir sistemi hakkında önemli bilgiler sağlar. Göz önündeki şeffaf doku olan kornea kalınlığı, üzerindeki çizik ya da yaralanmalar ve tabii ki lensin saydamlığı da(katarakt) elde edilen bilgilerdendir. Eğer gerekli ise göz muayenesi özel olarak derinleştirilebilir. 
Kulaklara baktığında koku, kulak kiri, akıntılar enfeksiyon ve kulak parazitleri açısından değerlendirmektedir.
Ağzının içine baktığında yaralanma olup olmadığı, diş etlerinde yangı, diş eti veya ağız içinde tümör varlığı, dişlerin pozisyonu ve sayısı kırık diş olup olmadığı, diş taşlarının durumu ve ağzın doğru kapanışta olup olmadığı çene eklemi ile birlikte değerlendirmektedir. Diş etlerinin üzerine parmakla basıp çektiğimizde aslında gözlemlenen kılcal damarların dolma zamanıdır ki kalp ve dolaşım sistemi hakkında ciddi fikir verir.
Lenf Yumruları
Pek çok lenf yumrusu doğrudan derinin altındadır. Şişmiş yangılı ağrılı lenf yumruları  enfeksiyon ve/veya sepsis denilen bakterilerin kana karıştığının göstergelerinden biridir. 

Akciğerler ve Kalp

Akciğer sesleri yumuşak ve düzenli olmalıdır. Ses alınamayan bölgeler olmamalı, nargile fokurtusu ya da ıslık sesleri gelmemelidir. bu sesler akciğerin durumu hakkında bilgi vermektedir. 
Kalp sesleri ritmik lup dub döngüsünde olmalı arasında çalkantı sesleri olup olmadığı vurum sayısı kalp ve dolaşım sistemi hakkında bilgi verir. 
Dinleme işi uzun sürdüğünde hasta sahipleri huzursuzlanmaktadır. Bu yüzden pek çok veteriner hekim sağ ve sol tarafları dinlerken arada hasta sahibiyle konuşmaya devam eder. Bu ufak numara genelde hasta sahibinin dikkatini dağıtmakta ve dinleme işinin ne kadar uzun sürdüğünü fark etmemektedir. 
Karın boşluğu
Bağırsakların doluluğu ( aynı zamanda iştah konusunda da fikir verir) gaz olup olmadığı, kabızlık durumu, karın içi sıvı olup olmadığı, kitle veya ağrı varlığı bunların hepsi fikir verir. 
Özel bölgeler:
Penis ya da vaginadan akıntı gelip gelmediği yangılı olup olmadığı, ülkemizde çok yaygın olan veneral tümörler gözle muayene ile tespit edilebilmektedir. 

Deri ve Tüyler

Tüylerin durumu hayvanınızın doğrudan beslenme kalitesi (miktarından farklı olarak), sahibinin hayvanına olan ilgisi, dış parazitler, varsa vücudundaki sıvı kaybı hakkında bilgi verir. Deri muayenesinde simetrik döküntüler, belli bölgelerin döküntüleri ve yaralar, yumrular veteriner hekimi yönlendiren bilgilerdendir. Tüy rengindeki değişimler sürekli yaladığı ve kaşıdığı noktalar (alerji?) hakkında bilgi vermektedir.

Ağrılı Noktalar

Özellikler büyük eklemler ağrılı noktalar ortopedik sorunlar hakkında hekiminize bilgi vermektedir.


Gördüğünüz gibi muayenenin büyük bir kısmı sadece gözlem, görmek, dokunmak ve dinlemekle tamamlanmış oldu. 
Şöyle bir baktın ne yaptın ki denilen genel muayene ile pek çok büyük sorun saptanabilir ve çözülebilir. Genel muayenenin arkasında büyük bir bilgi birikimi ve tecrübe bulunmaktadır. Kısa sürede tamamlanabilir olması genel muayeneyi önemsiz veya gereksiz kılmamalıdır. İyi bir genel muayene ile gereksiz tetkiklerden kaçınılabilir veya detaylı muayenelerde kullanılacak yöntemlerin daha iyi seçilebilmesine olanak sağlar.

20 Mart 2015 Cuma

Evcil Hayvanlarda Kanser Kontrol Listesi

Evcil Hayvanlarda Kanser Kontrol Listesi


Sigara Dumanı
Ev içinde sigara içen varsa evdeki evcillerin sigara dumanı etkisinde kalmasından kaçının.
Evcil Hayvanınızın ağırlığını takip edin.
Araştırmalar obezitenin (şişmanlığın) kanser hastalığında risk faktörü olabileceğini gösteriyor. Düşük kalite ve/veya dengesiz beslenen evcil hayvanlarda kanser riski artmaktadır.
Evcilinizin ırkıyla ilgili bilgilenin.
Bazı hastalıklar ve kanser türleri bazı ırklarda daha sık görülmektedir
Yıllık veteriner muayenesi ve laboratuvar kontrolü yaptırın.
Kedi ve köpeklerde yıllık kontrolü kaçırmak insanla karşılaştırıldığında beş yıl boyunca hiç doktora gitmemek gibidir. İki Yaşından sonra yılda bir defa beş yaşından sonra yılda iki kez genel kontrol ve laboratuvar muayenesi yaptırmalısınız.
Güneş ışığından korunmak.
Tıpkı insanlarda olduğu gibi öğle saatlerinde güneş ışığının en etkili olduğu saatlerde uzun süre dışarıda dolaşmak deri tümörü riskini artırmaktadır.
Asbest içeren malzemelerden kaçının.
Asbest içeren inşaat yalıtım malzemesi içeren evlerde yaşamak hem insanlar için hem de hayvanlar için büyük risk faktörüdür. Eğer evinizde asbest varsa uygun bir şekilde uzaklaştırın.
 Ayda bir defa evcil hayvanınızı muayene edin.
Ayda bir defa olsun dikkatli bir şekilde kontrol edin. Ağız kokusu, kulaklarının içi, derisinin üzerinde elinizi gezdirdiğinizde elinize gelen şişlikleri bir kenara not edin. Erken teşhis pek çok hastalığın kanser dahil olmak üzere iyileşmeyle sonuçlanır.
Kimyasallardan uzak tutun.
Havuz, bahçe bitkileri için kullanılan kimyasallarına dikkat edin. Evcil hayvanların maruz kalmasını önleyin.
Düzenli gezdirin.
Köpekler için düzenli yürüyüş, egzersiz sağlıklı kalmalarını sağlar. Ruhsal açıdan mutlu, neşeli olmalarını sağlar. Bu sizin sağlığınız için de iyidir.
Boya ve solventlerden uzak tutun.
Evinizi boyatırken mümkünse bu süre içinde başka bir yerde kalmasını sağlayın. Mümkün değilse en azından boyanan ortama girmesini engelleyin.
Hayvanınızın tanıyın.
Yeme alışkanlıklarını, neden hoşlanıp hoşlanmadığını, uyku düzenini öğrenin. Rutinlerin değişmesi hastalığın erken habercisi olabilir.
Diyetine lifli gıdalar katın.
Diyetteki lif miktarını artırmanın kanser riskini düşürdüğü bilinmektedir.


1 Mart 2015 Pazar

Köpeğim Ne Kadar Yaşar?

Köpeğim Ne Kadar Yaşar?

 Bu soru, en çok sorulan soru olmalı. Verdiğim cevap neredeyse mekanikleşti köpeğin iriliği, ırkı, istatistikler gibi basit bir aramayla İnternetten kolayca ulaşabileceğiniz bilgileri tekrar ediyordum. Geçen gün baktığım bir köpeğin sahibi aynı soruyu sorunca birden aydınlanma yaşadığımı söyleyebilirim. Bu soruyu soran kişi köpeğini neredeyse çöple besliyor, hiç bir rutin kontrol ya da uygulama yaptırmıyor, köpeği parazitlere karşı korumasız, kısırlaştırılmamış, ömrünü neredeyse 2 metrelik zincirle bağlanmış kulübemsi barakasında harcayan bir zavallı. Bu köpeğin ömür beklentisini istatistiklerle değerlendirmek tamamen saçmalıktı. İlk defa o istatistiklerden bahsetmedim ve bu yazıyı yazmaya karar verdim.

 Köpeğinizin ortalama ömrünü etkileyen faktörler nelerdir?

Bu yazacaklarımı önem sırasına göre dizmedim. 
Beslenme
Özellikle yavruluk döneminde doğru beslemek ve bunu ömür boyunca devam ettirmek önemlidir. Doğru beslenmeyen köpeklerde beslenmeye bağlı hastalıklar görülür. İlk en sık rastladıklarım raşitizm ve şişmanlıktır. 
 Raşitik bir hayvanın ömür beklentisi sağlıklı bir hayvana göre daha kısadır. Gelişme döneminde doğru beslenme ve egzersiz ile bu hastalıktan korunmak mümkündür.
 Şişmanlık bir başka deyişle obezite neredeyse her hastalıkla ilişkilendiriliyor. Şişman bir köpeğin ömür beklentisi kendisiyle aynı ırktan fit bir köpekten daha kısa olması şaşırtıcı olmamalı.
Beslenme hayvanınızın yaş dönemiyle de alakalıdır. Yavru bir köpeğin ihtiyacı olan beslenme ile yetişkin orta yaşlı ve yaşlı köpeğin beslenme ihtiyaçları da birbirinden farklıdır. Bu konu oldukça detaylı bir konu ayrıca işlemek gerekir. Şimdilik doğru beslenmenin uzun ve konforlu bir yaşam için önemli bir etmen olduğunu vurgulamakla yetineceğim.
Rutin uygulamalar
Eğer köpeğinizi aşılatmıyorsanız o duyduğunuz istatistikler sizin köpeğiniz için bir anlam ifade etmez. Sizin köpeğinizi ilgilendiren istatistik kanlı ishale yakalanan köpeklerde sağ kalma yüzdeleri olabilir.
Parazitlere karşı düzenli olarak korunma:
İşte ortalama ömrü etkileyen başka bir faktör. (Ya bizimki zaten evden dışarı çıkmıyor ki!) 
Dış parazitlerle mücadele hayvanın üzerinde dış parazit görüldüğünde değil eğer düzenli olarak yapılırsa bir anlam ifade eder. Böylece ehrlichiosis başta olmak üzere leishmaniasis ve lyme, dirofilaria immitis gibi hem köpeğinizin hayatını tehdit eden dış parazitlerle bulaşan hastalıklardan korunmuş olursunuz. Köpeğiniz bu hastalıklara her yaşta yakalanabilir ve teşhis edilemezse ölümle sonuçlanır. o istatistiklerdeki ortalama ömür beklentisi sizin için değildir.
Aynı durum iç parazitler olarak tabir edilen askarit ve tenyalar için de geçerlidir.

Kısırlaştırma:

Bu da köpeğinizin beklenen ömür yılını etkileyen faktörlerden biridir. İlk kızgınlık öncesi yapılan kısırlaştırma dişi köpekleri meme bezi kanserlerinden %95 in üzerinde korumaktadır. Aynı zamanda piyometra adı verilen rahim iltihabı hastalığına karşı %100 koruma sağlar. Erkek köpeklerde prostat hiperplazisi ve kanserlerine aynı şekilde testis kanserlerine karşı koruyucudur. Doğru zamanda kısırlaştırılmış köpekler kısırlaştırılmamış köpeklere göre daha uzun yaşamaktadırlar.

Egzersiz:

Egzersiz çok önemlidir. Spor hem bizim için hem de hayvanlar için sağlıklı yaşam için gereklidir. Evden hiç çıkmayan, hareketsiz hayvanlar hem vücut açısından şişmanlığa, ruhsal açıdan da depresyona eğilimlidir. Hayvan sahibi ile olan iletişimi zayıftır. Sonuç olarak neşeli ve mutlu sahibiyle birlikte hayatı paylaşan fit hayvanlar; hareketsiz, depresif, şişman hayvanlara göre daha uzun yaşamaktadırlar.

Düzenli Kontrol:

Ülkemizde önemi hiç bilinmeyen konulardan birisi de budur. Sorunlar klinik olarak göze çarpana kadar beklenir. Oysaki iki yaşından sonra yılda bir defa 7 yaşından sonra altı ayda bir yapılacak laboratuvar kontrolleri ile pek çok sağlık sorunu başlangıçta yakalanabilir ve çözülebilir ve/veya yönetilebilir. (diyabet, hipotiroid, kalp büyümesi vb hastalıklar)
Erken teşhis ömür beklentisini uzatır.
Eğer hayvanınızın cildinde,memelerinde yumrular, şişlikler, bezelye büyüklüğüne ulaşmış şişler varsa ve en az bir aydır bulunuyorsa mutlaka aspirasyon biyopsisi yaptırın.
 Biopsi oldukça kolay acısız bir yöntemdir. Erken teşhis edilen tümörlerler için günümüzde pek çok tedavi olanağı bulunmaktadır. 

Tedavi edildikten sonra yıllarca güzel bir yaşam süren köpekler bulunmaktadır.

Ağız ve Diş Sağlığı:

Ülkemizde hiç önem verilmeyen bir başka konu daha budur. Ağız ve diş sağlığına önem verilmiş bir köpek ile ömrü boyunca bu konuyla hiç ilgilenilmemiş hayvan arasında ömür beklentisinin farklı olacağı açıktır.



Resimde gördüğünüz köpeğin dişlerindeki sarılıklar tartar adını verdiğimiz bakteri yumaklarıdır. köpeğinizin ağzındaki bu bakteri yuvası sürekli olarak hayvanınızın ağzından içeriye enfeksiyon pompalamaktadır. Bağışıklık sistemi sürekli bu akın akın gelen enfeksiyonla mücadele etmektedir. Bağışıklık sisteminindeki en ufak sorun kalp hastalıkları, böbrek rahatsızlıkları ve kısalan ömür demektir. Eğer köpeğinizin ağız sağlığı ile ilgileniyorsanız daha uzun süre yaşam beklentisi içinde olabilirsiniz.

7 Şubat 2015 Cumartesi

Hypothyroidism veya Hipotiroidizm


Hypothyroidism

Tiroid bezinden salgılanan hormonların daha az üretilmesinden kaynaklanan durumdur. Tıpkı insanda olduğu gibi tiroid bezi kedi ve köpeklerde de gırtlağın her iki tarafına yerleşmiş durumdadır.

Hipotiroidizm köpeklerde kedilere göre daha sık rastlanır. İri ırk köpeklerde görülme sıklığı orta boy ve küçük boy köpeklere göre daha yüksektir. Tiroid hormonlarından Tiroksin (T4) Tiroid bezinde yapılarak kan dolaşımına salgılanır. Kana karışan hormon tüm dokulara ulaşır. Metabolizmanın hızından ve oksijen tüketiminden sorumludur. Böyle bir hormonun azlığı,  hemen her organ ve sistemde sorun yaratır. Dolayısıyla klinikte karşılaşılabilecek hemen her semptoma neden olabilir. Bunlardan bazıları deri problemleri, kalp, kas- iskelet, üreme problemleri, sinir sistemi, kansızlık gibi bir biriyle alakasız görünün pek çok belirtiye neden olabilir. 
Tirod bezinin çalışması hipofiz bezinden salınan tsh hormonu ile kontrol edilir. Bazen hipofizden kaynaklanan sorunlardan dolayı tiroid bezi doğru çalışmayabilir.

Teşhis Hakkında:


Hipotirodizm tiroid hormon seviyelerinin ölçümü ile ortaya konur. 

Teşhisle Yaşamak:

Hipotiroid teşhisi konulmuş hayvanlar ömrü boyunca tiroid hormonu takviyesi kullanmaları gerekir. Tedavi altında olan hayvanlar tıpkı sağlıklı hayvanlar gibi hayatlarını yaşarlar. Yaşam konforunu azaltmaz.
Tiroid hormonu takviyeleri oldukça güvenlidir. Doz aşımı yapmak oldukça zordur. Veteriner hekiminiz rutin kan seviyeleri ölçümü yapmak için randevu verecektir. Bunları kaçırmamalısınız. Bu rutin ölçümlerle ilacın dozu ayarlanarak gereğinden az ya da fazla ilaç almasının önüne geçilmiş olur.


Nelere Dikkat Etmelisiniz?


  • Bir başka veteriner hekim muayene ediyorsa hipotiroid teşhisi konulduğunu ve kullandığınız ilacın reçetesini gösterin.
  • İlacı mutlaka reçeteye uygun bir şekilde uygulayın. Eğer uygulama konusunda aklınıza takılan varsa mutlaka veteriner hekiminizle görüşün.
  • Yan etki gibi durumlardan şüpheleniyorsanız ilacı kesmek yerine mutlaka veteriner hekiminize durumu bildirin.
  • Hipotiroidizm ömür boyu sürecek bir durumdur. Ancak günde bir veya iki defa kullanılacak tabletlerle sağlıklı bir hayvandan farkı olmayacak şekilde yaşarlar.

Neleri Yapmamalısınız?

  • İlacın dozunu kafanıza göre değiştirmeyin ya da veteriner hekime danışmadan ilacı kesmeyin.
  • Veteriner hekimin verdiği ilacın dozunu insanlara verilen dozlarla karşılaştırmayın. Köpeklerde kullanılan doz ile insanlarda kullanılan doz arasında dağlar kadar fark vardır. ( köpeklerdeki dozu insanlarda kullanılan dozun on katı kadardır.)

Veteriner Hekiminizi Ne Zaman Aramalısınız?

  • Eğer randevunuza gelemeyeceksiniz.
  • Eğer ilacı veremiyorsanız.
  •  İlaç kullanmanıza rağmen herhangi bir değişiklik yoksa ya da durumu daha kötüleşiyorsa.

Takip Etmeniz Gerekenler:

  • Kontrol altına alınamamış olan hipotiroid durumlarında görülen letarji (durgunluk, isteksizlik), kilo alma, mental olarak durgunluk, egzersize karşı tahammülsüzlük, soğuğa karşı dayanıksızlık, sıcak arama davranışları görülür. 
  • Ciltte özellikle kuyruk civarında kıl dökülmesi, aşırı kuru ya da aşırı yağlı cilt, ciddi seviyede kepeklenme, tekrarlıyan iyileşmeyen kulak enfeksiyonları görülür.
  • Sinir sisteminde nöbetler ve/veya genel zayıflık.
  • Sindirim sisteminde tekrarlayan ishal veya kabızlıklar.

Rutin Kontroller:

Teşhisten sonraki bir kaç kontrol sık aralıkla olabilir. Daha sonra yılda bir- iki kez kandaki hormon seviyelerinin ölçümü ile kontrol altında tutulabilir. Veteriner Hekiminizle bir sonraki randevunuzu ayarlamayı unutmayın.




Google+