26 Aralık 2011 Pazartesi

Acral Lick Dermatit (yalama granülomu)


acral lick dermatit by Ümit Yılmaz 1
Acral Lick Dermatit

Tanım :
Acral lick dermatitis aynı zamanda yalamaya bağlı granülom olarak da bilinir. Acral terimi ayak ve bacağı ifade eder. Bu rahatsızlık daha çok köpeklerde nadiren kedilerde görülmektedir. Köpek ayağındaki sadece bir bölgeyi yalayıp durur. Bundan dolayı yaladığı bölgede tüyler dökülür, yaralar açılır ve deri kalınlaşır. Tipik görüntüsü şöyledir; tüysüz kabarmış oval deri yumrusu, ön ayakların ön yüzünde bulunur. Bazen bir başka bacak daha etkilenmiştir. En sık rastlanan bölgeler carpal kemik hizası (bilekler) ve arka ayakta diz altındadır.

Doberman, danua, labrador, irlanda seteri, golden retriever ve alman çoban köpeği ırklarında diğer ırklara göre daha çok rastlanır. Erkek köpeklerde ise dişilere göre daha sık rastlanır. Hastalık herhangi bir yaşta ortaya çıkabilir. Ancak daha sık beş yaş ve üstünde fark edilerek veterinere başvurulur.

Çoğu zaman acral lick dermatitin altında yatan neden bulunamaz. Bu hastalık psikojenik kaynaklı hastalık olarak düşünülür. Davranış bozukluğu olarak değerlendirilir. Aşırı yalanma ve çiğneme hareketleri can sıkkınlığından ve dikkat çekme davranışı olarak şekillenebilir. Bazen endişe hali de aşırı yalanma hareketine neden olur. Bu tip aşırı davranışlar genelde bu tip psikolojik kökenli rahatsızlıkları hafifletmeye yönelik hareketlerdir.

Teşhis :

Pek çok deri hastalığı acral lick dermatitisle benzer özellik taşır. Deri tümörleri, granulomalar, derin bakteriyel ve mantar enfeksiyonları gibi. Ek olarak ağrılı ve kaşıntılı pek çok hastalık bu hastalıkla beraber seyredebilir.

Klinik görünüşe göre veteriner hekiminiz allta yatan nedeni bulabilmek için pek çok test yapabilir. Bunlar içinde deri kazıntısı, bakteri ve mantar için kültür ekimi ve deri biyopsisi yer alabilir. Bazı durumlarda eklem ve kemik yapıların etkilenip etkilenmediği ya da artrit gibi ağrılı durumların olup olmadığını anlayabilmek için bölgenin röntgeni de çekilebilir. Bölgede daha önce yapılmış operasyon veya travma rahatsızlığın altında yatan neden olabilir.

Kaşıntılı bazı hastalıklar acral lick dermatite yol açabilir. Bunlar içinde alerjiler, cilt parazitleri (uyuz mantar gibi). Bütün bu hastalıkların olmadığı doğrulandıktan sonra hastalığın psikolojik kökenli acral lick dermatiti olduğu söylenebilir.

Acral lick dermatitin tedavisi konusunda davranış bilimi uzmanı veteriner hekimler oldukça yol katetmiş durumdadırlar. Davranış bilimi uzmanı veteriner hekimler acral lick dermatit gibi davranış bozukluklarını tedavi etmekte uzmanlaşmışlardır. Veteriner hekiminiz teşhis koyduktan sonra sizi böyle bir uzmana yönlendirebilir.

Tedavi :

Bu hastalığın tedavisi oldukça güç olabilir. İlaçlı ya da davranış modifikasyonu uygulamaları birlikte ya da ayrı ayrı uygulanabilir. Derideki yara buzdağının sadece görünen kısmıdır. Altında psikolojik ve davranış bozuklukları yatmaktadır. Bu davranışı tetikleyen mekanizmayı bulmak ve değiştirmek gerekir. Tedaviye olan cevap altta yatan nedeni düzeltmekle başlayacaktır. Hayvanınızın hayatındaki stres yaratan durumlar hastalığın nüksüne neden olabilir.

Bu hastalığın tedavisinde pek çok yaklaşım bulunmaktadır. Bazı denemeler ve hatalar en iyi tedaviyi bulmak için gerekli gibidir. Yalamaya bağlı deri hasarından dolayı oluşan ciddi bakteriyel enfeksiyonlar için bir kaç haftaya varan antibiyotik tedavileri gerekebilir. Acı lezzetli spreyler, DMSO, kortizonlar, lokal uygulamalar ve cerrahi operasyonlar gerekebilir. Sık bandaja almak, elizabet yakası kullanmak, yalama kaşınma döngüsünü kırmak için kullanılabilir.

Bütün bunlara ek olarak davranış problemini aşmak için oyun saatlerinin miktarını artırmak, oyun arkadaşı olarak başka hayvanlarla tanıştırmak, değişik tip oyuncaklar almak faydalı olabilir. Hayvan stresli durumlardan uzak durmalıdır. Antidepresanlar veya endişe giderici ilaçlar da veteriner hekiminiz tarafından reçete edilebilir.

Neleri Yapmalısınız ?

Israrlı ve sabırlı olun. Tüylerin yeniden çıkması haftalar hatta aylar alabilir.

Neleri Yapmamalısınız ?

Yalandığı için köpeğinizi suçlamayın ve ona öfkelenmeyin. Takıntılı yalanma durumu gerçekten sinir bozucu olabilir ancak bağırmak, cezalandırmak durumu daha kötüye götürür.

Hastalığın sadece deriden ya da köpeğinizin zihninden kaynaklandığını düşünmeyin. Bu hastalık her ikisinin kombinasyonundan dolayı oluşur.

Takip Etmeniz Gereken Belirtiler :

Düzenli bir noktayı yalama durumu. Tüy kaybı, kırmızı, şiş, parlak bölgeler.

Kontrol Muayeneleri :

İşe yarayan tedavi yöntemini bulana kadar veteriner hekiminizle sık görüşürsünüz ancak uygun tedavi programı bulunduktan sonra bu sıklık azalacaktır ve kontrol tarihlerini hekiminiz ayarlayacaktır.

21 Aralık 2011 Çarşamba

Şarlatan

"Yarım doktor candan, yarım imam dinden eder."
Türk atasözü.


Bu blogun tam da ortaya çıkış fikri bu ve bunun gibi şarlatanlar yüzündendir. Biz veteriner hekimler bu ve bunun gibi blog ve yazılarla kendi içimizde tartışır böyle şey olur mu deriz kliniğimize gelen hasta sahiplerine bırakın bunları der geçeriz. Oysa biz doğru olanı yazmalı hayvan severler için doğru bilgiye ulaşabilecekleri kaynak yaratmalıyız.

Şimdi burada blogun yazarı , Amerikalı veteriner hekimler Tom Philips ve Ronald Schultz un görüşlerini okumuş ancak ne söylendiğini anlayamamış. Bu kısmına hak veriyorum çünkü veteriner hekim değil. Ancak bunu kamuya açık bir şekilde otorite gibi yazınca hayvanlara zarar veren bir konuma geldiğinin farkında bile değil. Bunu da ben söylemiş olayım.

Şimdi nereden başlasak?

Hekimliğin temelinden başlayalım:

"En eski ilaç penisilin i bile enjektöre çekmeden önce prospektüsünü bir daha okuyun!"

Yaptığımız aşıların da prospektüsü ve yapıldığı zaman beklenen bir etkisi var. Eğer yaptığınız aşının prospektüsünde her yıl tekrarlanmalıdır deniliyorsa tekrarlanmalıdır. İsterseniz ilk aşılamadan sonra her yıl kan serumunda aşı titresini ölçtürebilir ve titrenin nasıl düştüğünü kendi gözlerinizle görebilirsiniz.

Eğer akademik bir çalışma yapıyorsanız makul görülebilecek bir davranış. Üzerine tezler de yazabilir, sonuçlarını tartışabilirsiniz. Bu akademisyenlerin işidir. Ancak biz klinisyen hekimlerin işi bu değildir. Ailenin parçası olan, bireyi olan hayvanı sağlıklı ve mutlu olmasını sağlamalıyız. Tartışılan konuları takip ederiz ancak tartışmalı konuları değil artık tartışmasız kabul edilen bilimsel verileri uygulamalıyız. Bilerek ya da bilmeyerek hiçbir evde bakılan evcil hayvan için sahipleri risk almak istemez.

Kendi tecrübelerimi de aktarmak isterim. Biz veteriner hekimler hasta sahiplerine bildiklerimizi söyleriz. Bunlara uyup uymamak hasta sahibinin kendi elindedir. Zannedildiği gibi kimseyi zorlamayız. Bahçenizin duvarından atlayıp köpeğinizi aşılamayız!

İlk vaka bundan yaklaşık yedi ya da sekiz sene önceydi. "Gregory Kos" adında ırkının güzel bir örneği olan rottweilerdı. Sahibi tıpkı bu şarlatan gibilerin yazdıkları ve söyledilerine inanmıştı. Yıllık aşıların tekrar vakti geldiği zaman hemen hemen bu şarlatanın söylediklerine benzer şeyler söylemişti. Ben de ona eğer istemiyorsa aşılarını yapmayız ancak bana sorarsan yaptırmalısın demiştim. "Gregory Kos" 4 yaşındayken parvo viral enterite yakalandı. Yaklaşık on gün kadar yoğun bakımda kaldı. Onuncu günün sonunda Gregory Kos öldüğündeki Erdal Bey' in yüzündeki pişmanlığını ve üzüntüsünü ben gördüm. Doğrusu görmek istemezdim. On gün boyunca yapılan tedavi için harcanan para herhalde Gregory nin 20 yaşına kadar yaşasa tüm tekrar aşılarının parasını geçti. Bunu da özellikle bu işler ticari diyenler için yazıyorum. Eğer sizin düşündüğünüz gibi olsa aşı vurmak yerine hastalanan hayvanları tedavi etmeye çalışmak daha karlı! olurdu.

Daha yeni bir örnek de bu yıl içinde oldu. Muflon üretiminde Türkiye'nin sayılı fabrikalarından birinin bekçi köpeği, yine ilk aşıları tamamlanmış ancak daha sonra hiç bir aşısı yapılmamış. 5 yaşında parvo viral enterit e yakalandı. Sahibinin isteği üzerine hiçbir tedavi yapılmadı ve 2. günün sonunda öldü.

Bunlar hemen ilk aklıma gelen örnekler. Daha da var ama hepsini yazmak zor olur. Zaten iki örnek herhalde yeterli olur.

Şimdi klinisyen veteriner hekim olarak ben (biz) bunu kabul edebilir miyiz yoksa hasta sahiplerimize aşılamanın ve tekrarının öneminden mi bahsetmeliyiz? Şunu iyi biliyorum ki hiç kimse Erdal Bey' in yaşadığı pişmanlığı yaşamak istemez.

İşin bu kısmından sonrası biraz daha konuyla ilgili detaylar içeriyor. Merak edenler için faydalı olabilir.

Aşılama yaparken doğru sonucu alabilmek için birden fazla faktör vardır.

Bunlar:

1. Çevre :
Bulunduğunuz çevredeki bulaşıcı hastalığın yoğunluğu ve hastalık yapma gücü önemlidir. Eğer bulunduğunuz bölge yüksek riskliyse en kısa zamanda bu hastalığa karşı tedbir almak gerekir. Her ne kadar tedbir almaya çalışsanız da (mesela veteriner hekimler her zaman aşı programınız bitmeden köpeğinizi başka köpeklerle karşılaştırmayın mümkünse derler. İşte bunun için) eğer hastalık yaygınsa bölgenizdeki suşun virülensi (hastalık yapma gücü) yüksekse aşı programı bitmeden önce hastalığa yakalanabilir.

Aynı şekilde bölgenizde görülmeyen hastalıklar için aşı uygulaması yapılmaz. (yapılmamalıdır) Bu her bölgeye göre değişir. Örneğin ben ülkemizde veya yaşadığım şehirde görülmeyen hastalıklar için aşılama yapmıyorum. İngiltere gibi kuduzdan ari bölgelerde kuduz aşısı yapılmamaktadır. Şimdi bir ingiliz veteriner hekim yapmıyor diye ülkemizde de kuduz aşısı yapılmasın demek çılgınlık olur.

2. Hayvanın kendisi :

Bağışıklığı oluşturan hücreler ve sıvılar hayvanın kendi vücudu tarafından oluşturulur. Aynı zamanda doğumun ilk günlerinde anne sütünden geçen bağışıklık da yapılacak aşı programını etkiler.

Paraziter enfeksiyonu olan hayvanlara yapılacak aşıdan alacağınız bağışıklık yanıtı, paraziti olmayan hayvana yapacağınız aşıdan daha zayıf olacaktır.

Zayıf, kötü beslenmiş, yeterince protein alamamış bir hayvana yapacağınız aşıdan alınacak bağışıklık yanıtı yeterli ve kaliteli beslenen hayvandan alacağınız bağışıklık yanıtından zayıf olur. Annesi aşılı, yeterli ve doğru beslenmiş bir yavrunun pasif bağışıklığı doğru zamanda yapılmayan! ilk yapılan aşıyı nötralize edebilir ve hiç bağışıklık yanıtı alamayabilirsiniz. Bu yüzden standart bir ilk aşılama tarihi yoktur. Ben bazı yavru köpeklere 60. günde bazılarına ise 45. günde aşı programına başlıyorum. Nedeni budur.

3. Aşının kendisi :

Her marka aşının oluşturması beklenen antikor titresi farklıdır. Aynı şekilde aşının çeşidi de oluşturduğu bağışıklık yanıtını değiştirir. Öyleyse kullanılan aşının prospektüsünde yazılanlara uygun aşılama yapılırsa en uygun bağışıklık sağlanacağı açıktır. Benim bütün bu söylediklerimi aşılamalardan sonra antikor titresi ölçtürerek görmek mümkündür. Yani sağlaması bilimsel olarak yapılabilir.

Bu arada okuduğunu anlamaktan aciz blog yazarı olan bahsettiği veteriner hekimlerin söylediklerinin özeti benim söylediğim gibidir. Aşılama Klavuz Grubu isimli bir grup veteriner hekim in çalışmasıdır.

Bakalım onlar ne demişler:

The WSAVA Vaccination Guidelines Group (VGG) was convened in order to develop guidelines for the vaccination of dogs and cats that have global application. The first version of these guidelines was published in 2007. A survey of WSAVA member nation s has indicated the important role these guidelines have played globally. They have been adopted as national policy in some countries where such guidelines did not previously exist, and have been used by other countries as a basis for development of national guidelines. The present document provides an updated and expanded version of these international guidelines for the vaccination of small companion animals.

The VGG recognizes that the keeping of pet small animals is subject to significant variation in practice and associated economics throughout the world, and that vaccination recommendations that might apply to a developed country, may not be appropriate for a developing country. Despite this, the VGG strongly recommends that wherever possible ALL dogs and cats receive the benefit of vaccination. This not only protects the individual animal, but provides optimum ‘herd immunity’ that minimizes the likelihood of an infectious disease outbreak.

With this background in mind, the VGG has defined core vaccines which ALL dogs and cats, regardless of circumstances, should receive. Core vaccines protect animals from severe, life-threatening diseases that have global distribution. Core vaccines for dogs are those that protect from canine distemper virus (CDV), canine adenovirus (CAV) and canine parvovirus type 2 (CPV-2). Core vaccines for cats are those that protect from feline parvovirus (FPV), feline calicivirus (FCV) and feline herpesvirus-1 (FHV-1). In areas of the world where rabies virus infection is endemic, vaccination against this agent should be considered core for both s pecies, even if there is no legal requirement for routine vaccination.

GUIDELINES FOR THE VACCINATION OF DOGS AND CATS COMPILED BY THE VACCINATION GUIDELINES GROUP (VGG) OF THE WORLD SMALL ANIMAL VETERINARY ASSOCIATION (WSAVA)

Members of the VGG

M.J. Day (Chairman)
School of Veterinary Science University of Bristol, United Kingdom

M.C. Horzinek
(Formerly) Department of Microbiology, Virology Division University of Utrecht, the Netherlands

R.D. Schultz
Department of Pathobiological Sciences University of Wisconsin-Madison, United States of America
Bu alıntı o blogda bahsedilen konunun ilk iki paragrafı. Bundan sonra bahsedilenlerde oldukça spesifik ve mesleğe yönelik şeyler bu blogun amacı bu olmadığı için buraya almıyorum. Ancak ne demek istediğim herhalde anlaşılmıştır. Şarlatanlardan uzak, sağlıklı ve mutlu günler dilerim.

20 Aralık 2011 Salı

Katarakt

  Korneal Ülser by Ümit Yılmaz 1 

Katarakt
Katarakt gözün içindeki şeffaf olan merceğin matlaşması, bulutlanması durumudur.

Mercek gözün renkli kısmının arkasında bulunur. Merceğin görevi göze gelen ışığı odaklayarak gözün arkasındaki görme plakası (retina) üzerine düşürmektir.

Kataraktın gelişimine göre mercek şeffaflığını tamamen ya da kısmen kaybedebilir. %30 un üzerindeki matlaşmalar gözün görme yetneğini engeller. Kataraktlar tek gözde olabilieceği gibi çoğu zaman her iki gözü de etkiler. Tek gözün tamamen kapanması bile hayvanın diğer gözü ile görmesinden dolayı görüşü etklilemez ancak her iki gözde olduğu zman körlüğe yol açar.


Gerçek katarakt durumunda parlak ışık ile göze bakıldığı zaman bulutumsu beyaz bir yapı görülür. Yaşlılıkla birlikte oluşan nüklear skleroz denilen durum yaşlı hayvanlarda sıklıkla görülür. Gerçek katarakt değildir, katarakt gibi hızlı da ilerlemez.

Katarakt köpeklerde daha sık görülür. Kedilerde ise daha az şekillenir. Bazı ırklar katarakta karşı daha eğilimlidir. Bunlar minyatür poodle, ispanyol cocker, golden retriever ve sibirya husky ırklarıdır. Katraktın oluşmasındaki hazırlayıcı nedenler yüksek kan şekeri, düşük kan kalsiyum seviyeleri ve üveitis katarakta yol açabilir. Üveitis göz içinde oluşan yangıdır. Nedenleri tam bilinmese de yetersiz beslenme, zehirlenme ve radyasyon etkisiyle ortaya çıkabilir.

Katarakt teşhisi genel muayene esnasında konulabilir. Katarakt teşhisiyle birlikte genel bir kan ve idrar check up yapılması gerekir. Bunun nedeni diyabet ve böbrek rahatsızlıklarının olup olmadığını kontrol içindir. Eğer katarkt operasyon yapılacaksa öncesinde retinanın da muayene ve kontrolü gerekir. Çünkü katarakt operasyonunun sonuç vermesi için gözün geri kalan yapılarının sağlam olması gerekir.
Teşhisle Yaşamak
Eğer petiniz için operasyon bir seçenekse hiç vakit kaybetmeden yaptırmalısınız. Erken dönemde yapılan operasyonlar daha iyi sonuçlar vermektedir. Katarakt durumu gözde kaldıkça, göz tansiyonu retina hasarı gibi geri dönüşümsüz hasarlara yol açmaktadır. Bu yüzden erken operasyon yapılmalıdır.
Tedavi
Kataraktı düzeltecek ilaç yoktur. Tedavisi cerrahidir.
Neleri Yapmalısınız?
Bütün ilaçları doğru ve düzgün bir şekilde uygulamalısınız.

Kataraktın genetik ya da başka bir hastalığın belirtisi olabileceğini unutmayın.

Hayvanın görüş yeteneğinin azalıp azalmadığını takip edin.
Neleri Yapmamalısınız?
Katarkt hastalığını gözünüzde çok büyütmeyin ya da üzerinde durmamazlık yapmayın. Gereken önemi vermelisiniz. Gözün beyazlamasına neden olan pek çok göz rahatsızlığı vardır. Katarakt teşhisini siz değil, veteriner hekiminiz koysun.

Eğer Hayvanınızda katarakt teşhisi konulduysa onu yüksek yerlerde, düşebileceği yerlerde bırakmayın. Azalan görüşten dolayı yuvarlanmalar ciddi yaralanmalara neden olmaktadır.
Veterinerinizi Ne Zaman Aramalısınız?
Eğer görüşü azalıyor ve etraftaki eşyalara çarpıyorsa arayın.
Takip Etmeniz Gereken Belirtiler:
Gözbebeği etrafında artan beyazlıklar

Görüşün azalması ya da kaybı
Kontrol muayeneleri
Operasyon olup olmadığına göre veteriner hekiminiz belirler.
Ek bilgi
Kataraktta genetik yatkınlık olduğu için bu tip hayvanlar üretilmemeli, kısırlaştırılmalıdır.

17 Aralık 2011 Cumartesi

Evde Kediniz için Kuru Mama Yapın!

Kediler için Ev Yapımı Kuru Mama Tarifi

 

Kediler de en az köpekler kadar diştaşı  biriktirme eğilimindedir. Diştaşları, dişeti hastalıklarının hazırlayıcısıdır. Kuru mama diştaşı oluşumunu azalttığı için kedilerin diyetinin ayrılmaz bir parçasıdır. Evde kediniz için kuru mama yapmak zor değildir. Hazırlayacağımız temel hamur hep aynıdır.  Eklediğimiz ek içerikler mamanın birbirinden ayrı tadlar ve içerikler olmasını sağlar. Örneğin hindili ve tavuklu kuru mama içine katacağınız elma lezzeti güçlendirir. Aynı şekilde balıklı mama içersine balık soslerı ekleyebilirsiniz.
Kuru mama yapmanın en zor tarafı bu iş için zaman ayırmaktır.  Çünkü kuru mamaları fırının içinde kurutmak zaman alır. İyi kurutmak lezzeti kuvvetlendirmek ve çabucak bozulmaması için çok önemlidir. Eğer mama iyi kurutulmazsa kısa zamanda küflenir. Gece yatmadan önce pişirmek ve piştikten sonra fırını kapatıp sabaha kadar kurumasını beklemek kolaylık sağlar. Eğer kedinizin gıda alerjisi varsa protein kaynağını uygun bir şekilde değiştirebilirsiniz. Yani tarifte tavuk eti var ve kediniz buna alerjikse siz bunu kuzu etine çevirebilirsiniz.

3 Su bardağı Tam buğday unu
2 Su bardağı çavdar unu
1 Fincan kırık buğday
1 Su bardağı mısır unu
1 Su bardağı yağsız süt tozu
3 çorba kaşığı dolduracak kadar kıyılmış temiz maydonoz
600-700 gram kadar haşlanmış tavuk göğsü
5 çorba kaşığı bitkisel yağ
1çorba kaşığı balık yağı

Fırını 180 C ısıtın.
Büyük bir kabın içersinde unları süttozunu maydonozu karıştırın.
Blendırda haşlanmış tavuk göğsünü, yağları birlikte çekin.  Homojen bir püre haline gelsin.
Püre haline gelen tavuğuk etini unun olduğu kaba karıştırırken yavaş yavaş su ekleyin.  Hamurun kıvamı kulak memesi sertliğinde olsun.
Yaptığınız hamuru rulo haline getirip küçük küçük kesin. Tabanına fırın kağıdı  serdiğiniz fırın tepsisi üzerine taneleri koyun.
Fırında kahverengi- altın rengi alana kadar pişirin. Pişirme esnasında tanelerin eşit pişmesi için arada sırada karıştırabilirsiniz.
Mamalar yaklaşık 25 30 dakikada pişer. Fırını kapatın ve kapağını açmadan sabaha kadar iyice kuruması için tepsiyi fırının içinde bırakın.
Sabah fırında tepsiyi aldığınızda mama hala ılık ve hafif nemli olabilir. Bu son nemin de uçması için iki saat kadar açıkta bırakıp iyice soğuyunca hava geçirmeyen buzdolabı poşetlerinde saklayabilirsiniz.
İşte bu kadar.



16 Aralık 2011 Cuma

Egzema

 





egzama 

Egzema
Teşhis Hakkında:
Egzema, aynı zamanda seboreik  dermatit olarak da adlandırılır. Tüylerin altında hızlıca gelişen yaralardır.  Genelde uzun tüylü köpeklerde görülür. Kedilerde ise nadiren rastlanır. Genellikle tüylerin yoğun olduğu bölgelerde ortaya çıkar.  Bel bölgesi, kuyruk ve başlangıcı, kaburgaların yan tarafları ve yüz bölgesinde ortaya çıkabilir.  Sıcak ve nemli havalarda daha sık ortaya çıkma eğilimindedir.  Köpek egzemalı bölgeyi sıklıkla yalama ve kaşıma eğilimindedir. Egzemalı bölge aynı zamanda ağrılı olabilir.  Kıllar aralandığı zaman derinin yangılı ve nemli olduğu görülür.  Kılların dibinde iltihaba benzer akıntının yapıştığı görülür.
Egzemalar genelde hafif serum sızıntısına neden olacak kadar yüzeysel yaralanmalar ile başlar. Derinin üzerine sızan serum bakterilerin gelişmesi için uygun bir ortam sağlar ve bakteriler burada hızla ürerler. Bakterilerin hızla üremesi deride yangının başlamasına neden olur. Başlayan yangı derinin üzerine daha fazla serum çıkmasına yol açar. Böylece çok kısa süre içinde büyük yangılı bölgeler ortaya çıkabilir.  Bu durum hayatı tehdit eden hastalıklardan değildir ve tedaviye güzel cevap verir.

Teşhisle Yaşamak:

Bazı durumlar egzemanın altında yatan nedenlerdendir. Bu durumlar cildin hafifçe yaralanmasına ve köpeğin orayı kaşıyarak durumu kötüleştirmesine yol açar.  Pire, kene, uyuz gibi deri parazitleri, alerjiler, tüylerin arasına girmiş yabancı cisimler en sık rastlanan durumlar arasındadır.  Egzemanın tekrarlarından kaçınmanın yolları arasında bu tip durumları takip etmek ve uzaklaştırmak gelir.
Tedavi:
Tedavideki en önemli adım yaranın olduğu yerdeki kılların kesilerek uzaklaştırılması ve yaranın üzerindeki akıntının antiseptiklerle hafif hareketlerle ovularak uzaklaştırılmasıdır.  Tüyler yaranın en az 2-3 cm uzağına kadar kesilmiş olmalıdır. Tüyleri keserken makas yerine tüy kesen makinalar kullanmayı tercih etmek gerekir. Makasla tüyleri keserken yeni yaralanmalar olabilmektedir. Bölge çok ağrılıysa veteriner hekiminiz ağrıyı dindirecek ilaçlar verebilir.  Bölge  temizlendikten sonra kurutucu ilaçlar kullanılabilir. Antiseptik ve antibiyotik içeren lokal uygulamalar yapılabilir.  Ağrıyı ve yangıyı gideremek amacıyla kortizonlu veya analjezik özellikli uygulamalarda yapılabilir.  Kremler yerine sprey tarzı ilaçları uygulamak daha kolay olabilir.  Yüzeysel enfeksiyonlarda iyileşme bir kaç gün içinde gerçekleşebilir.
Bazı hastalarda egzemalar derin bakteriyel enfeksiyonlarla birlikte olabilir. Golden retriever ırkı bu hastalığa diğer ırklardan daha yatkındır. Böyle hastalarda yukardaki tedavilere ek olarak ağızdan iki haftaya varan antibiyotikli ilaçlar veteriner hekiminiz tarafından reçete edilebilir.
Neleri Yapmalısınız?
Hayvanızı deri parazitlerine karşı korumalısınız. Özellikler pirelerden.
Uzun Tüylü köpekleri düzenli taramalısınız. Böylelikle deriyi yarayabilecek yabancı cisimleri uzak tutmuş olursunuz.
Eğer altta yatan neden alerji ise tedavisini yaptırmalısınız.
Eğer yaraların hızla geliştiğini görürseniz vakit kaybetmeden veteriner hekiminize gidin.

Neleri Yapmamalısınız?
Yaralara doğrudan dokunmayın. İlaçları uygularken eldiven kullanın.
Yaranın etrafındaki tüyler kesilmeden ilaç uygulamayın.
Veterinerinizi Arayın:
Eğer tedaviye rağmen yaralar gelişmeye devam ediyorsa ve veya başka noktalara sıçradıysa.
Takip etmeniz gereken belirtiler:
Yarayı sıklıkla kaşıyıp kaşımadığı ve yarayı ısırıp ısırmadığını takip edin.










Egzema
Teşhis Hakkında:
Egzema, aynı zamanda seboreik  dermatit olarak da adlandırılır. Tüylerin altında hızlıca gelişen yaralardır.  Genelde uzun tüylü köpeklerde görülür. Kedilerde ise nadiren rastlanır. Genellikle tüylerin yoğun olduğu bölgelerde ortaya çıkar.  Bel bölgesi, kuyruğuk ve başlangıcı, kaburgaların yan tarafları ve yüz bölgesinde ortaya çıkabilir.  Sıcak ve nemli havalarda daha sık ortaya çıkma eğilimindedir.  Köpek egzemalı bölgeyi sıklıkla yalama ve kaşıma eğilimindedir. Egzemalı bölge aynı zamanda ağrılı olabilir.  Kıllar aralandığı zaman derinin yangılı ve nemli olduğu görülür.  Kılların dibinde iltihaba benzer akıntının yapıştığı görülür.
Egzemalar genelde hafif serum sızıntısına neden olacak kadar yüzeysel yaralanmalar ile başlar. Derinin üzerine sızan serum bakterilerin gelişmesi için uygun bir ortam sağlar ve bakteriler burada hızla ürerler. Bakterilerin hızla üremesi deride yangının başlamasına neden olur. Başlayan yangı derinin üzerine daha fazla serum çıkmasına yol açar. Böylece çok kısa süre içinde büyük yangılı bölgeler ortaya çıkabilir.  Bu durum hayatı tehdit eden hastalıklardan değildir ve tedaviye güzel cevap verir.
Teşhisle Yaşamak:

Bazı durumlar egzemanın altında yatan nedenlerdendir. Bu durumlar cildin hafifçe yaralanmasına ve köpeğin orayı kaşıyarak durumu kötüleştirmesine yol açar.  Pire, kene, uyuz gibi deri parazitleri, alerjiler, tüylerin arasına girmiş yabancı cisimler en sık rastlanan durumlar arasındadır.  Egzemanın tekrarlarından kaçınmanın yolları arasında bu tip durumları takip etmek ve uzaklaştırmak gelir.
Tedavi:
Tedavideki en önemli adım yaranın olduğu yerdeki kılların kesilerek uzaklaştırılması ve yaranın üzerindeki akıntının antiseptiklerle hafif hareketlerle ovularak uzaklaştırılmasıdır.  Tüyler yaranın en az 2-3 cm uzağına kadar kesilmiş olmalıdır. Tüyleri keserken makas yerine tüy kesen makinalar kullanmayı tercih etmek gerekir. Makasla tüyleri keserken yeni yaralanmalar olabilmektedir. Bölge çok ağrılıysa veteriner hekiminiz ağrıyı dindirecek ilaçlar verebilir.  Bölge  temizlendikten sonra kurutucu ilaçlar kullanılabilir. Antiseptik ve antibiyotik içeren lokal uygulamalar yapılabilir.  Ağrıyı ve yangıyı gideremek amacıyla kortizonlu veya analjezik özellikli uygulamalarda yapılabilir.  Kremler yerine sprey tarzı ilaçları uygulamak daha kolay olabilir.  Yüzeysel enfeksiyonlarda iyileşme bir kaç gün içinde gerçekleşebilir.
Bazı hastalarda egzemalar derin bakteriyel enfeksiyonlarla birlikte olabilir. Golden retriever ırkı bu hastalığa diğer ırklardan daha yatkındır. Böyle hastalarda yukardaki tedavilere ek olarak ağızdan iki haftaya varan antibiyotikli ilaçlar veteriner hekiminiz tarafından reçete edilebilir.
Neleri Yapmalısınız?
Hayvanızı deri parazitlerine karşı korumalısınız. Özellikler pirelerden.
Uzun Tüylü köpekleri düzenli taramalısınız. Böylelikle deriyi yarayabilecek yabancı cisimleri uzak tutmuş olursunuz.
Eğer altta yatan neden alerji ise tedavisini yaptırmalısınız.
Eğer yaraların hızla geliştiğini görürseniz vakit kaybetmeden veteriner hekiminize gidin.

Neleri Yapmamalısınız?
Yaralara doğrudan dokunmayın. İlaçları uygularken eldiven kullanın.
Yaranın etrafındaki tüyler kesilmeden ilaç uygulamayın.
Veterinerinizi Arayın:
Eğer tedaviye rağmen yaralar gelişmeye devam ediyorsa ve veya başka noktalara sıçradıysa.
Takip etmeniz gereken belirtiler:
Yarayı sıklıkla kaşıyıp kaşımadığı ve yarayı ısırıp ısırmadığını takip edin.










14 Aralık 2011 Çarşamba

Saldırganlık

Saldırganlık
Teşhis Hakkında:
Agresyon kedi ve köpeklerdeki doğal bir davranıştır.  Ağrısı olan veya stresli bir durumda olan kedi ve köpeklerde agresyon göstermesi normaldir. Ancak yaşadığı ortamda ve kontrolsüz bir saldırganlık evcil hayvanlarda asla hoş görülmez. Bu tip saldırgan hayvanlar hem kendileri hem de diğer insan ve hayvanlar için tehlikelidirler. Bunun dışında saldırgan hayvanların sahipleri hem etik olarak hem de yasal olarak hayvanlarının yaptıklarından sorumludurlar.
Saldırganlık hakkındeki en önemli ve bilinmesi gereken nokta saldırganlığın öğrenilen bir davranış olduğudur. Bu hayvanlar (istemeden de olsa da) saldırganlık içeren davranışları öğrenmişlerdir.  Bu yüzden tıbbi ilaçlar bu sorunun çözümünde çoğu zaman işe yaramazlar. (neredeyse hiç)
Köpekler:
Köpeklerde saldırgan davranışlar bir kaç değişik türe ayrılmışlardır. Bunlar:
Durum ya da Baskın saldırganlık evdeki diğer bireylere yönelen saldırganlıktır. Köpekler arası, yeni insanlara, yabancılara yönelebilir. Evi ya da bölgeyi koruma içgüdüsü de saldırganlığa yol açabilir.
Korkuya bağlı saldırganlık oldukça zor durumlara yol açabilir. Çünkü korku kaynaklı saldırganlıkta köpek ısırmadan ya da saldırmadan önce bunu belli edecek davranışlar göstemez. Isırmadan önce havlama ya da hırlama yoktur. Doğrudan saldırı gerçekleşir.  Korku agresyonu gösteren köpekler diğer zamanlarda oldukça sevgi dolu köpekler olabilir.
Takip ya da yiyecek üzerine olan saldırganlık sslında oldukça doğal olan bir içgüdünün yanlış bir yola girmesiyle köpeğin kendi aile bireylerine yönelmesiyle oluşur. Takip saldırganlığı koşan hareket eden şeylere saldırmayla sonuçlanır. Araçlara saldıran köpekler trafik kazalarına uğrarken, aynı zamanda evdeki ya da misafir gelen küçük çocuklara veya hayvanlara  da saldırarak ciddi yaralanmalara neden olabilirler.
Kediler:
Kedilerdeki saldırganlık genelde kediler arasındaki saldırganlıktır. Eve yeni gelen kediye, bahçeye giren kediye yönelebilir. Oyuncaklarını koruma, sahibinin sevgisini kıskanma, saldırganlığa yol açabilir. Kedilerdeki sahibini ısırmayla sonuçlanan agresyon genellikle yanlış yönlenmiş saldırganlıktır. Örnek olarak bahçedeki diğer kediyle kavga ederken araya girerek ayırma esnasında ısırılabilirsiniz. Ancak burada agresyon esas olarak kedinin sahibine yönelttiği bir agresyon değildir.
Bazı kediler aşırı sevilmekten hoşlanmaz. Severken fazla bunaltırsanız bu tip kediler saldırganlaşabilir. Bunun altında yatan nedenin ne olduğu çözülememiştir. Tek çaresi aşırı sevmemektir.
Oyun saldırganlığı, göreceli olarak diğer kedilerden daha erken ayrılmış genç kedilerde ve yavrularda daha sık görülür. Kediler sahipleriyle oyun oynarlarken ısırmamalı veya tırmalamamalıdırlar. Eğer kediye uygun bir şekilde oynaması gerektiği öğretilmezse kolaylıkla agresyona dönebilir.
Teşhisle yaşamak:
Agresif hayvanla ilgili iki kritik nokta vardır: Davranış değişimi ve güvenlik.
Davranış değişimi programının bir kaç değişik formu vardır.  Agresif davranışlar gösterdiği durumlardan uzak durmak, hayvanın hayatından çıkarmak, alternatif davranışlar için eğitmek,  yeterli mental uyarımları temin etmek, yeterli fiziki egsersizi sağlamaktır.
Sorunlu durumlardan uzak durmak köpek ve sahibinin aldığı riskleri düşürür.
Eğitim köpeklerde pozitif bir ruhsal yapının kurulmasına yardımcı olur. Böylece hayvanınızla aranızdaki iletişim güçlenir.
Mental ve fiziki olarak sağlıklı köpeklerde saldırganlık çok nadirdir.  Yeterli fiziki egzersizi ve mental uyarımları köpeğinize sağlamalısınız.
Eğer köpeğinizi saldırgansa sorumluluğu sizdedir. Saldırgan bir köpekle yaşamayı tercih ederseniz sizi, başkalarını, diğer hayvanları ısırmasından siz sorumlusunuzdur.
Tedavi:
Birinci tedavi eğitimdir. Pek çok veteriner hekim buna katılmazlar bu konuda şüpheleri vardır. (bunlara ben de dahilim Ü.Y.) Pek çok davranış bilimcisi eğitmen vardır. (bizim ülkemizde davranış uzmanı veteriner hekim benim bildiğim sadece Tamer Dodurga Hocamız var. Eğitimci olarak ülkemizde http://www.stardogs.web.tr iyi olduklarını düşünüyorum)
Bir başka nokta, saldırganlığı ister istemez sahibinin teşvik ettiğidir. Bu konuda savunmaya geçmek yerine üçüncü bir gözden objektif değerlendirmelerini dinleyerek yardım almalısınız.
İlaçlar sadece uyutma kararı vermekden önce denenmelidir. Nadiren iyi sonuçlar alınabilmektedir.
Kedilerle oynarken saldırganlık davranışları gösterdiği ilk anda oyunu bırakıp onu görmezden gelin. ( oyunu bırakıp oradan uzaklaşın) Biraz mola vermeden tekrar oyuna başlamayın. Bu onlara tırmalama ve ısırmanın uygun davranışlar olmadığını öğretecektir.
Neleri Yapmalısınız?
Eğitim. Bu istenmeyen davranışlarını değiştirebilecek tek çözümdür.
Ağızlık kullanmalısınız.
Köpeğinize alternatif egzersizler ve yeterli mental uyarımları sağlamalısınız.
Neleri yapmamalısınız?
Köpeğinizin saldırganlık problemini ona agresyon göstererek çözemezsiniz. Boğma tasmalarının köpeğe vurmaktan hiç bir farkı yoktur. Üzerine bir de korku kaynaklı yıkıcı (destructive) sorunları ortaya çıkabilir.
Cezalandırma çoğu zaman yararsızdır.
Diğer insanların davranışılarını sizin agresif köpeğinizden dolayı değiştirmesini isteyemezsiniz. Saldırgan köpeğin sahibi köpeğinin tüm yaptıklarından sorumludur.
Veterinerinizi Ne Zaman Aramalısınız?
Eğer köpeğinizdeki davranış değişimi programını veteriner hekiminiz uyguluyorsa, amaçlara ulaştığınız zaman haber vermelisiniz.
Eğer köpeğiniz ya da kendiniz ısırılırsanız veteriner hekiminize haber vermelisiniz.
Eğitim sorunu çözmüyor ve medikal ilaç kullanma aşamasına gelindiyse.
Takip etmeniz gereken belirtiler:
Sürekli eğitim parça parça eğitimden daima daha iyi sonuç verir. Eğer saldırganlık davranışlarının tekrarlayıp tekrarlamadığını kontrol emelisiniz.
Kontrol Muayeneleri:
Eğitmeniniz ya da veteriner hekiminizin söylediği tarihlerde kontrole gitmelisiniz.
Eğer ilaç kullanıyorsanız, ilaca göre veteriner hekiminiz kontrol aralıklarını belirtecektir.

Eğer imkanlarınız varsa Nick Cave den de yardım alabilirsiniz.



13 Aralık 2011 Salı

Peridontit (Dişi Tutan Dokuların Yangısı)

Peridontit (Dişi Tutan Dokuların Yangısı)

Teşhis Hakkında

Diş hastalıkları evcil hayvanlar arasında oldukça yaygındır. 4 yaşın üzerindeki kedi ve köpeklerin yüzde 85 i dental hastalıklara sahiptir. Evcil hayvanlarda insanlardaki gibi en büyük sorun diş çürüğünden ziyade tartar ve peridontal hastalıklardan etkilenmektedir. Peridontal hastalıklar dişi tutan dokuların hastalıklarıdır.
Peridontal hastalığın başlangıcı plak oluşumu ile başlar. Plaklar  dişlerin üzeri ve diş etlerinin üzerindeki şeffaf bakteri ve atıkların oluşturduğu tabakadır.  Eğer plaklar uzaklaştırılmazsa  yiyeceklerindeki mineralleri bağlayarak sert diş tartarları oluşur. Tartar dişeti ve dişi tutan dokuları tahriş eder.  Tartarın etrafında ve diş etlerinin kenarlarında bakteriler ürer. Bu bakteriler dişi tutan dokuları parçalayacak sıvılar üretir ve salgılarlar.  Böylece dişin etrafında daha da derinleşen cepler oluşur. Bu cepler hem diş ağrısı hem de bakterilerin daha da çok üreyeceği ortamlar oluşturur.

Belirtiler

En belirgin ilk belirti kötü nefes kokusudur.  Peridontal hastalığın diğer belirtilerinden diş etlerinin kırmızı renk alması ve şişmesidir. Bu belirtiyi pek çok hayvan sahibi farketmekte güçlük çeker. Daha çok yanak tarafındaki dişetleri etkilenir. Daha sonra kahverenkli tartar dişeti sınırından dişe doğru büyümeye başlar. Plaktan farklı olarak tartar fırçalanarak uzaklaştırılamaz. Durum ilerledikçe diş ve dişetinin arasında oluşan cepler iltihaplanır.  Diş eti yukarı doğru çekilerek dişin kök kısımları açığa çıkmaya başlar. Hastalığın son evresinde diş kendiliğinden düşer.

Teşhis

Genellikle rutin genel muayene esnasında veteriner hekiminiz hastalığı tespit eder. Detaylı ağız muayenesi için anestezi gerekir. Muayeneye ek olarak röntgenler çekilebilir.

Teşhisle Yaşamak

Peridontal hastalığın ilk evreleri geri dönüşümlüdür. Bu evrede diş eti şiş ve kırmızıdır. Diş taşları temizlendikten sonra evde devam edeceğiniz ağız ve diş sağlığı programına uyarsanız hayvanınız sağlıklı diş ve ağıza sahip olur. Hastalık ilerlemez. Ancak diş etlerinin altında cepler oluştuysa bu durum geri dönüşümsüzdür. Geri dönüşümsüz dişeti hastalığı olan hayvanların düzenli diştaşı temizliğine ve günlük evde dişlerinin fırçalanmasına ihtiyacı vardır. Veteriner hekiminizin belirlediği aralıklarla düzenli ağız muayenesi ve diştaşı temizliği yaptırmanız, evde yapmanız gerekenleri uygulamanız şartıyla hastalık en azından daha fazla ilerlemez.

Tedavi

Anestezi altında yapılacak olan tartar temizliğinden sonra evde veteriner hekiminizin söylediği şekilde ağız temizliğine dikkat ederek bu hastalığın ilerlemesi durdurulabilir. Gevşek ve hareketli dişlerin çekimi gerekir.
Pek çok evcil hayvan sahibi özellikle de hayvanı yaşlıysa  anestezinin riskleri hakkında endişelenir. Oysa yaşlı hayvanların ağız ve diş sağlığı daha çok önem kazanır.  Genel muayene sonrası gerçekleştirilen laboratuar testleri  anestezinin risklerini düşürdüğü gibi günümüzdeki modern anestezikler ile güvenilir anestezi her yaştaki hayvanlar için mümkün olmuştur.  İlerleyen dişeti hastalığı ile karşılaştırıldığında ağız ve diş sağlığı için yapılacak anestezinin  riski hastalığın oluşturduğu riskten küçüktür.
Hastalığın durumuna göre randevunuza gelmeden önce başlayacağınız antibiyotikler ya da tedaviden sonra devam edeceğiniz antibiyotik ve diğer ilaçları hekiminiz verebilir.
Hastalıktan korunma denildiği zaman yapılacak diş fırçalama işlemi anestezi gerektirmez ve hayvan sahibi bunu kendisi yapabilir.  Çocuklar için satılan en küçük boy diş fırçası işinizi görür. Aynı zamanda online mağazalar ve veteriner hekiminizden hayvanlar için hazırlanmış diş fırçalarından da alabilirsiniz. 10- 20 saniye kadar süren fırçalama yeterli olacaktır.

Neleri Yapmalısınız?

Diş ve dişetlerini sağlıklı tutmaya yardımcı ödüller ve oyuncakları alabilirsiniz. Kauçuk ya da ipten yapılmış oyuncakları tercih edin. Sert oyuncaklar diş kırılmalaraına yol açabilir.
Küçüklükten itibaren dişlerini fırçalamaya başlarsanız hayvanınız zamanla bunu sever ve eğlenceli bulur.
Diş macunu kullanmak isterseniz hayvanlar için yapılmış olanları kullanın.

Neleri Yapmamalısınız?


Köpeğinize çiğnemesi için kemik vermeyin. Dişlerinin kırılmasına yol açabilir.

Ne zaman veterinerinizi aramalısınız?

Eğer hayvanınızın ağzında kötü koku duyarsanız, yemeklerini yerken zorlanıyorsa muayene için randevu alın.

Takip etmeniz gereken belirtiler


Peridontal hastalığın belirtileri:

Tartar ya da kızarmış diş etleri
Kötü ağız kokusu
Çiğnemekte isteksizlik
Düşmüş diş
Bunları takip etmelisiniz.

Kontrol Muayeneleri

Hastalığın durumuna göre rutin kontrolleri veteriner hekiminiz belirler. Bazı hayvanlar için daha sık bazıları için daha seyrek olabilir.

Ek bilgi

Akılda tutulması gereken en önemli nokta dişeti hastalıkları sadece ağızı değil tüm vücudu etkilerler. Dişetlerinde oluşan ceplerde her zaman bakteriler ürer  ve kana karışırlar.  Bu bakteriler kalp, böbrek ve karaciğeri de etkilerler. Ağızı sağlıklı hayvanlar her zaman daha sağlıklıdırlar.





12 Aralık 2011 Pazartesi

Basık Suratlı Irkların Üst Solunum Yolu Sendromu

Basık Suratlı Irkların Üst Solunum Yolu Sendromu

Brachycephalic kafatası, bizim basık suratlı dediğimiz kısa çene ve burun yapısına sahip kafatasıdır. Bu kafatasına sahip kedi ırklarından iran kedileri, köpek ırklarından pekinez, pug, boxer, bulldoglar ilk akla gelen ırklardır. Bu ırkların yüz yapısı üzerine bastırılmış gibidir.
Basık suratlı suratlıların üst solunum yolu sendromu denildiği zaman, anatomik yapıdan burun ve nefes borusunun kısa olmasından kaynaklanan solunum hastalıkları kastedilir.
Bunlar dört ayrı parça olmasına rağmen bir kedi ya da köpekte bir kaçı ya da hepsi görülebilir.
1. Dar burun delikleri: Nefes almayı güçleştirir.
2. Uzamış yumuşak damak: Bu durumda yumuşak damak gırtlağın üst kısmını tıkayarak geçen nefes akışını bozar, azaltır. En sık görülen durumdur.
3.Dışa dönük hava keseleri: Bu keseler boğaz bölgesinde normalde içeri doğru dururken, bu tip köpeklerde negatif hava basıncıyla terss dönerek boğaz boşluğuna sarkabilir ve nefes yolunu daraltırlar.
4.Dar nefes borusu: Bu tip ırklarda nefes borusunun çapı normalden az olabilir. Bu durumda nefes alıp vermede güçlük çıkarır.

Sendrom ile ilgili belirtiler çeşitlidir. Yukarıda bahsedilen anatomik bozuklara dayanan çeşitli belirtiler verir.  Bu bozuk anatomik yapı doğumla birlikte gelmesine rağmen genelde belirtiler iki yaşına doğru başlar. Çünkü yapıların erişkin boyutlarına gelmesi bu zamanları bulur.  Bazı köpekler sadece zorlandıkları zaman hafif belirtiler gösterir. Uyurken horlama ve heyecanlandığı zaman duyulan horlama böyle belirtilerdir.  Belirtilerin ağırlaşmasıyla birlikte özellikle nfes alırken köpek zorlanır.
Bu sendrom zaman içinde daha kötüye gitme eğilimindedir. Sendrom ağırlaştıkça köpeğin dokuları morarmaya başlar. Bu yeterince nefes alamadığı için dokulara yeterli oksijen gitmemesinden kaynaklanır. Şiddetli durumlarda köpek bayılabilir. Sendromun kötüye gitmesiyle birlikte efor gösteren köpekler solunum yetmezliği nedeniyle ani ölüm tehlikesiyle karşı karşıyadırlar.  Böyle köpeklerde şişmanlık ve ağır egzersiz ölüm tehlikesi taşır.
Eğer bu ırklardan birisine sahipseniz ve belirtiler görülüyorsa veteriner hekiminiz bazı diğer hastalıkları elimine etmek için testler isteyebilir. Endoskopi ve röntgen çekimleri yapması gerekebilir.

Teşhis ile yaşamak

Bu hastalığın kronik ve ilerleyici olduğunu anlamak önemlidir. Pek çok hafif vaka stress, aşırı sıcak ve şişmanlıktan korunurak sorunsuz yaşabilmektedir.  Çok ileri vakalarda solunum yolunu tıkayan yumuşak dokuların alınması için operasyon yapılabilir. Bu durum bir anda acil durum yaratma kapasitesine sahiptir. Bu yüzden hasta sahibi köpeğini solunum yolu belirtilerini bilmeli ve hayvanını takip etmelidir. ( mesela dişetleri morarmaya başlarsa solunum yetersizliği var demektir.) Solunum güçlüğü olan hayvan kolaylıkla panikleyebilir ve bu durum durumu kötüleştirir. Böyle durumlarda köpeğinizi sakinleştirin ve acilen veteriner kliniğine gidin.

Tedavi

Evde yapılacak olan, hasta sahibine düşen kısım solunum sistemini zora sokacak şeylerden kaçınmak olacaktır. Şişmanlık solunum sisteminin yükünü arttırdığı için bu tip hayvanlar şişmanlatılmamalıdır. Aşırı sıcaklar ve aşırı egzersizlerden de uzak durulmalıdır.

Neleri Yapmalısınız?

Köpeğiniz böyle rahatsızlığı olduğunu bilmez ve limitlerini geçene kadar kendini zorlayabilir. Ona siz yardımcı olun ve kendisini zorlayacak uzunlukta egzersiz yaptırmayın.
Eğer veteriner hekiminiz operasyon tavsiye ediyorsa yaptırmaktan kaçınmayın.
Köpeğinizin fit olması kriz riskini düşürür. Kilo aldırmayın.
Köpeğinizi sakin davranışlar için eğitin,teşvik edin.

Neleri Yapmamalınız?

Şişmanlatmayın
Sıcak ortamlarda bırakmayın
Aşırı egzersiz yaptırmayın.
Ne Zaman veteriner hekiminizi aramalısınız?
Eğer köpeğiniz bayıldıysa, solunum güçlüğü gösteriyorsa

Takip Etmeniz gereken Belirtiler

Köpeğiniz yutkunmakta güçlük çekiyor mu?
Soluk alıp vermek için efor sarf ediyor mu?
Uyku esnasında aşırı horluyor mu?
Egzersize karşı dayanıksızlık var mı?
Dişetleri morarıyor mu?

Kontrol Muayeneleri

Eğer köpeğiniz operasyon geçirdiyse cerrahın söylediği tarihlerde kontrole gitmelisiniz.
Google+